“Gülen Adam”-Yılmaz ÖZDİL
Türkiye Değerler Araştırması’na göre, ahalinin yüzde 77’si kendisini mutlu hissediyormuş…
Hayata gülen gözlerle bakan vatandaş sayısı, her geçen gün biraz daha artıyormuş.
1.605 kişiyle anket yapmışlar.
Sanırım 1’ini tanıyorum.
Büyük ihtimalle…
Murat Karabulut’tur.
Manisa Saruhanlı’da yaşıyor Murat… Aslında İzmir’de yaşıyor, yevmiyeyle taksi şoförlüğü yapıyordu. Akşama kadar çalış, üç kuruş para, geçim sıkıntısı çekiyor, evde hır çıkıyordu. Bi sabah, bıçak kemiğe dayandı, yenge bavulu topladı, dört yaşındaki kızlarını alıp, babaevine Foça’ya kaçtı. E Murat da peşinden tabii… Kayınpederin kapısına dayandı, kızın sende kalsın, kızımı bana ver dedi. Kayınpeder bi saniye dedi, içeri girdi, torunu getireceğine, tüfeği getirdi! Murat topukladı, kayınpeder tetiğe bastı, gravvv, tam kafaya denk getirdi iyi mi, ense köküne 40 saçma isabet etti. Bir ay bitkisel hayatta kaldı, anca üç ay sonra gözünü açabildi.
Kefeni yırtmıştı ama…
Beyninde hasar oluştuğu için gülme hastalığına yakalanmıştı Murat.
Öldürmeyen Allah…
Güldürmüştü.
Sol bacağı ve sol kolunu kullanamıyor, katıla katıla gülüyordu, bu vaziyette iş bulması imkânsızdı, Manisa Saruhanlı’nın Taşdibi Köyü’ne baba ocağına sığındı. Arada kahveye çıkıyor, muhabbet etmeye çalışıyor, ancak, tarlalara icra, traktörlere haciz filan gibi hazin mevzular konuşulurken, krize giriyor, yerlere yatıyor, durumunu kavrayamayan köylülerden tekme tokat dayak yiyordu. 2008’de bardağı taşıran damla gerçekleşti… Hayattaki tek
dayanağı, babası vefat etti. Cenaze namazında gene kendini tutamadı,
gülmeye başladı, insanın bu çaresizliği yazarken bile ağlayası geliyor, ne yapsam diye düşündü, elleriyle yüzünü kapattı,
koştu musallaya, tabuta sarıldı, ki, görenler hıçkıra hıçkıra sarsıldığını sansın diye.
Dımdızlak kalmıştı Murat. Köyde
bi başına barınması mümkün değildi.
İlçeye gitti, derdini kaymakama anlattı, gülerek… Özürlü maaşı bağlandı, siz de gülün isterseniz, üç ayda bir 650 lira… Günde iki kez hap içmek zorunda, içmezse, sabaha kadar kahkaha atıyor. Tek göz oda buldu, başını soktu ama, kira mira ödeyemiyor haliyle, üstelik, aylardır idare eden ev sahibi müteahhitle anlaştı, apartman dikilecek, bu ay da yırtacak ama, ramazanda ya çadırda, ya da parktaki bankta Murat.
(Rahmetli Kemal Sunal’ın filmi vardı böyle, Kartal Tibet çekmişti, Gülen Adam… Fakirlik, evsizlik, haksızlık, yolsuzluk,
başına gelen her türlü drama, gülüyordu adam… Filmin sonuna doğru çocuğu dünyaya geliyor, hayatında ilk kez ağlıyordu… “Mutluluktan mı ağlıyorsun?” diye soruyordu doktorlar… “Onu bu dünyaya getirmeye hakkım var mıydı?” cevabını veriyordu.)
(Film gerçek olunca, Murat’ı da keşfetti televizyoncular… Şamata programlarına çıkarıp, kahkahayla anlattırıyorlar, ki,
güle güle seyredilsin diye.)