BESMELE VE ÖNEMİ
Besmele her hayrın, her bereketin başıdır. Besmelenin manası konusunda Nahl suresine bakalım: “Kuran okuduğun zaman, o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın…” (Nahl 98) Bu ayete göre, Kuran okurken eûzu besmeleyi söylemek mecburiyetindeyiz; çünkü Allah’ın emridir. Namaz nasıl emirse, o da bir emirdir. Bunun manası; “taşla kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım” demektir. Kuran okurken araya şeytanın girmemesi; duyguları ve hisleri etkilememesi, okuyana vesvese vermemesi için Allah’a sığınırız. Yani Kuran’a girişte, şeytandan uzaklaşmak ve Allah’a sığınmakla başlıyoruz. Ardından besmeleyi söylüyoruz.
Kuran’da, euzunun değil de, besmelenin tarihi çok eskiye dayanır. Nuh peygamber, geminin yürütülmesinin de, durmasının da Allah’ın adıyla olduğunu söylemiştir. (bk. Hûd 41)Süleyman peygamberin, Saba Melikesi Belkıs’a yazdığı mektupta besmeleyi kullandığını görüyoruz: “Mektup Süleyman’dandır, rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.”(Neml 30) ayet-i kerimesiyle Allahü Teâlâ, Süleyman peygamberin kullandığı besmeleyi, İbraniceden Arapçaya tercüme ediyor ve bize gönderiyor. Peygamber Efendimize, Hira mağarasında Cebrail gelerek; “Yaratan Rabbinin adı ile oku” dedi. (Alak 1) Demek ki, peygamberimize gelen besmele, daha önceki peygamberler tarafından da kullanılmış.
Besmeledeki “b” harfi “bağlanmak” anlamına gelir. Eûzu, Allah’a sığınmaktır; besmele ise, Allah’a bağlanmaktır. Yani Allah’ın adıyla, kudretiyle başlamaktır. Nasıl bir Allah? Rahman ve rahim olan; yani, “rahmetin ve merhametin kaynağı olan Allah’ın adıyla başlıyorum” demektir. Besmeleyi sadece Kuran okurken değil, tüm işlerimizde kullanmamız gerekir. Yemeğe başlarken, yatarken, otururken, kalkarken, evden çıkarken, işimize başlarken, kurban keserken, hanımlar çocuklarını emzirirken vb. besmeleyi söylemek gerekir.
Kuran’ın ilk ayetlerinin “Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku” (Alak 1-2) emrini içermesi, Hz. Peygamber’den pek çok rivayet gelmesi ve Tevbe suresi hariç, tüm surelerin başında zikredilmesi besmelenin önemini vurgulamaktadır. Besmele, bir anlamda, bütün peygamberleri ve kitapları birbirine bağlayan manevî bir bağ konumundadır. Tevbe suresinin başında besmelenin bulunmayışının sırrıyla ilgili olarak İbn Abbas şöyle der: “Hz. Ali’ye “Tevbe suresinde niçin besmele yazılmadı” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Besmele bir güven verme ifadesidir. Hâlbuki Tevbe suresi bir savaş emri ile inmiştir, O’nda güven verme yoktur.”
Bir işe besmele ile başladığımızda, Allah’ı hatırlıyor ve zikrediyoruz demektir. O’nun rızasını umarak, izni dairesinde hareket ettiğimizde, orada bereket olur; yapılacak iş kolaylaşır ve hayırla sonuçlanır. Âlimler, besmeleyi Fatiha suresinin birinci ayeti olarak kabul etmişlerdir. Yani, Kuran-ı Kerim’i açtığımızda, ilk ayetinin besmele olduğunu görürüz.
Biz Müslümanlar, hayırla neticelenmesi için; yasaklanmış olan kötü ve çirkin işler dışındaki her işimize, besmele ile başlarız. İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin Fıkh-ı Ekber’inde ve asırlarca Osmanlının kaynak eseri olan Mülteka’ın şerhi olan Dâmâd’da bu konuda şöyle bir kayda yer veriliyor: “Bir kimse, haram olduğu kesin olarak bilinen fiilleri işlerken “Bismillah” derse, imanı tehlikeye girmiş olur. Mesela; kumar oynarken, şarap içerken, zina ederken, yenmesi haram olan bir malı yerken “Bismillah” derse dinden çıkar. Çünkü bu insan, Allah’ın ismini hafife almış, onunla alay etmiş oluyor.”
Hikâye olunur ki, yaptığı bir vaazda, besmelenin önemini anlatan hatip şöyle der: “Besmeleyi samimi olarak söylerseniz, her işiniz kolaylaşır; hatta suya batmadan bile üzerinden geçebilirsiniz.” Hatibi dikkatle dinleyen cemaatten biri, bir gün onu evine yemeğe davet eder. Birlikte eve giderlerken, yol üzerindeki derenin sularının kabardığını görürler. Köylü, hatibin sözlerini hatırlar ve “bismillah” diyerek karşı tarafa geçer. Hatibin suya girmeye cesaret edemediğini gören köylü şaşkındır. Ona, söylediği sözü hatırlattığında hatip şöyle der: “Doğru diyorsun; ama onu söyleyen dil bende, ona inanan kalp ise, sendedir!”
(Yararlanılan Kaynaklar: Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı-Kuran’ı Anlamak, TDV Kuran Yolu Tefsiri, Huzur İslâm’da)
Hazırlayan: Bahtiyar Budak-Emekli Edebiyat Öğretmeni