Engellileri EVLERİNE Hapsetmeyelim!
Daha önceki yazılarımda da Büyükliman’da sosyal belediyecilik anlamında maalesef çok geri olduğumuzu ve belediyeciliğin sadece çöp, su, kanalizasyon vb. rutin hizmetleri dışında da yapması gerekenlere değinmiştim.
Bu konuda çok kişiden aldığım görüşler, gelen birçok e-posta da bu tür faaliyetlerin olması gerektiğine vurgu yapıyorlar.
Örneğin, engelli vatandaşlarımızın rahat dolaşabileceği şekilde kaldırımları dizayn etmek, şehri bu manada yeniden ele alıp planlamak şart. Birçok engelli vatandaşlarımızla görüşüyorum. Çoğu bakıma muhtaç zor koşullar altında hatta yalnız yaşayanlar bile var. Kendilerince geliştirdikleri yöntemlerle hayatlarını kolaylaştırmaya çalışıyorlar. “Bizi evlerimize hapsediyorlar.”diyerek, gerek devletin ilgili kurumlarından gerekse belediyelerden şikâyetçiler. Gerçi son yıllarda hükümetin bu konuda sağladığı imkanlar engelli vatandaşlarımızın yaşam koşullarında epey iyileştirme yapmış. Ancak, yaşadığımız toplumlarda hepimize insani yönden düşen görevler de var. Birçok engelli kişilerin, komşularının getirdiği yemekle karınlarını doyurabildiklerini sakın unutmayın. Hiçbir engeli bulunmayan bedenen sağlıklı insanlar engellilerin sanki kendileri gibi yaşadığını zanneder. Ancak bu doğru değildir. Onların yaşadığı mekanları ziyaret ettiğinizde onları bir nebze olsun anlayabilirsiniz. Ne kadar yalnızlık çektiklerini ama buna rağmen zevk-sefa içinde yaşayıp canı sıkılan birçok kişiye göre hayattan kopmadıklarına şahsen ben çok şahidim. Bu da Allah’ın onlara bahşettiği bir maneviyat olsa gerek. “Her sağlıklı insan bir engelli adayıdır.” Sözünü hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Hayat her an birçok olumsuz gelişmelere ve kazalara gebe.
Bunun için sosyal belediyecilik kapsamında yer alan hizmetler her ne kadar belediyelerin büyüklüğü, mahalli alanının nüfusu, niteliği ve yine belediyelerin mali gücü ile yakın ilişkili olsa da, en genel biçimiyle belediyelerce yürütülebilecek hizmetler imkanlar ölçüsünde yapılmaya çalışılmalıdır.
Bunları şöyle sıralayabiliriz. “Kimsesizlerin, evsizlerin, sokak çocuklarının ve muhtaç kadınların barınma ihtiyaçlarını karşılamak, öksüzlere çocuk yuvaları ve kreşler yapmak, yaşlılara huzurevleri tesis etmek, sağlık merkezleri, sağlık ocakları, gezici sağlık otobüsleri, ön tanı merkezleri hizmete sokmak. Hastaneler civarında hasta yakınları için misafirhaneler oluşturmak. Kültür, sanat ve spor tesisleri açmak. Tiyatro, sinema, kütüphane ve kültür merkezlerini mahallelere kadar yaygınlaştırmak. Fakir, muhtaç ve yaşam mücadelesi veren kesimlere yönelik aş evleri ve imarethaneler kurmak. Özürlüler için ulaşım, eğitim ve sosyo-kültürel ortamlarda kolaylık sağlayıcı tedbirler almak. Beceri ve meslek edindirme kursları açmak. Park-bahçeler ve piknik alanlarını yaygınlaştırmak. Doğal dengeyi koruyan ve çevresel şartları düzenlenmiş ucuz konut alanları üretmek gibi daha birçok faaliyette bulunulabilir.
Tabi bunları dikkate alacak belediye başkanı ve ona göre oluşturulan personel kalitesi de büyük önem taşıyor. Büyükliman’da belediye denilince akla sadece çöp temizliği, kanalizasyon, su, yol, parke vb. hizmetlerin yanı sıra, biraz daha sosyal belediyeciliğe önem vermeliyiz. 30 Mart’tan sonra seçilecek tüm belediye başkanlarının bu faaliyetleri dikkate alması dileğimle…
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam sürmelerini diliyorum.
Muhammet Taş