Diğer Haberler Son Dakika 

MAZLUMUN HAK ARAYIŞINA ALLAH’IN ONAYI

     Cahiliye Arapları arasında bir boşama şekli olarak bilinen zıhâr uygulaması, “Sen bana anamın sırtı gibisin” cümlesiyle yapılırdı. Sahabeden Havle bint Salebe’ye de kocası zıhâr yapmıştı. Ancak çok geçmeden söylediğine pişman olmuş ve evliliğe dönüş yapmak istemişti. Bu, Müslüman toplumun karşılaştığı ilk zıhâr uygulamasıydı.

     Kadın, geleneğe göre zıhlar sonucu yasak olan bu evliliği sürdürmeyi kabul etmedi. Rasûlüllah’a (s.a.s.) giderek, bir çare bulmasını istedi. Hz. Peygamber, bu konuda ilâhî bir bildirim almadığını ve bilinen hükümden (haramlık) başka bir çözüm söyleyemeyeceğini belirtti. Kadın, böyle bir boşanmanın çok vahim olduğunu tekrar tekrar ifade ettiyse de farklı bir cevap alamadı.

     Bir çözüm bulamadığı için, Peygamberimizin yanından ayrılmak istemeyen kadın; Allah’a yalvarmaya ve halini O’na arz etmeye başladı: “Allah’ım! Çok yalnızım. Bu ayrılık bana çok acı verecek. Küçük çocuklarım var; onları babalarına bıraksam perişan olurlar, kendime alsam aç kalırlar. Halimi sana arz ediyorum, beni bu sıkıntıdan kurtar!”

     Çok geçmeden, Mücadele suresinin ilk ayetleri inmeye başladı.  Hz. Peygamber, kadını müjdeledi ve ayetleri okudu. Surenin birinci ayetinde mealen şöyle buyurulur: “Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a yakınan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyordu. Çünkü Allah, her şeyi işitmekte ve görmektedir.”

     Bu ayetle ilgili Taberi tefsirinde şöyle bir açıklama vardır: Olaya tanık olan Hz. Ayşe, “Bütün sesleri işiten Allah ne kadar yüce! O kadın, durumunu anlatırken ve Allah’a yalvarırken öylesine yavaş ve fısıltıyla konuşuyordu ki, dediklerinin bir kısmını işitemiyordum” diyerek;  âdeta ayetin, son cümlesini (Çünkü Allah her şeyi işitmekte ve görmektedir) tefsir ediyordu.

     Yüce Rabbimiz, kendisiyle tartışan kadının haklı olduğunu peygamberine bildiriliyor ve kadının sözü ve isteğini ayet olarak gönderiyordu. Ne müthiş bir kitaba sahibiz Ya Rabbi! Hem devlet başkanı, hem peygamber olan birine karşı, haklarını arama konusunda mücadele edecek kadar hak tanınmış bir kadın örneği! Bu durum, kadındaki özgüven duygusunu da gösteriyordu.

     Surenin 2-4’üncü ayetlerinde, kadının beklediği sonuç açıklanmakta; bir erkeğin, karısına “Sen bana anamın sırtı gibisin” diyerek boşanma yolunu seçmesinin çirkin bir davranış olduğu vurgulanmaktadır. Böyle yapan erkeklerin, bu yaptıklarından pişman olup tekrar eşlerine dönmek istedikleri takdirde; onlarla bir araya gelmeden önce bir köle azat etmeleri, buna gücü yetmeyenlerin aralıksız iki ay oruç tutmaları, buna da gücü yetmeyenlerin altmış fakiri doyurmaları emredilmektedir.

     Kadın, verilen bu hükme çok sevinmekle beraber kocasının bu cezalardan hiçbirini ödeyecek güce sahip olmadığını da biliyordu. Hz. Peygamber, kocasını çağırtıp durumu hakkında ondan bilgi aldı. Köle azat edemeyeceğini, iki ay peş peşe oruç tutacak veya altmış fakiri doyuracak kadar güce sahip olmadığını öğrendi. Sonuçta Allah Rasûlü, adama bir miktar yardımda bulundu ve bereketlenmesi için dua etti.

     Havle’nin bu hak arayışının Allah tarafından onaylanması, sahabenin ona karşı ayrı bir saygı duymasına sebep olmuştur. Kuran’ın, kadınlara verdiği değeri göz ardı ederek; onları ikinci sınıf vatandaş gibi görmeye devam edenlerin kulakları çınlasın!

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Kuran Yolu Tefsiri)

En son Haberler