Diğer Haberler Son Dakika 

İSLAM’DA HELAL VE HARAM

       İslam, insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamayı hedeflemiş; bunun için bir takım kurallar, ölçüler ve sınırlar koymuştur. Dinimiz fert ve toplum için zararlı olan şeyleri yasaklamış; iyi, güzel ve faydalı olan şeyleri de serbest bırakmıştır. Yasaklanan şeyler “haram”, serbest bırakılanlar ise “helâl” olarak ifade edilmektedir.

       Haram bir fiilden bahsedebilmek için mutlaka konuyla ilgili kesin bir delil bulunması gerekirken, helal için yasaklayıcı bir delilin bulunmaması yeterlidir. Helalin belirlenmesinde Kuran-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in hadislerinde geçen ifadeler esas alınmıştır. Mesela, Hz. Peygamber’in şu hadisinde helalin genel bir çerçevesi çizilmiştir: “Helal, Allah’ın kitabında helal kıldığı şeyler; haram da, Allah’ın kitabında haram kıldığı şeylerdir. Hakkında hüküm belirtmediği hususlar ise sizin için affettiği şeylerdir” (Tirmizi).

       Hırsızlık yapmak, kumar oynamak, zina yapmak ve adam öldürmek gibi yasaklandığına dair Kuran-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde açık hüküm bulunan bütün söz ve davranışlar haramdır. Haram fiiller, doğrudan haram veya dolaylı haram olarak iki kısma ayrılır: Dinin, temelden haram kıldığı davranışlar doğrudan haram; aslında helal olduğu hâlde, bazı nedenlerle haram kılınan davranışlar ise, dolaylı haramdır. Örneğin içki içmek, gıybet etmek, kul ve kamu hakkına girmek vb. doğrudan haram; cuma namazı vaktinde alışveriş yapmak, gasp edilmiş bir toprak üzerinde namaz kılmak, ramazan günü dinin kabul ettiği bir mazereti olmadığı hâlde Müslüman bir kimsenin yiyip içmesi gibi davranışlar da dolaylı haramdır.

       Haram ya da helal kılma yetkisi sadece Allah’a aittir. İnsanlar, O’ndan bağımsız olarak böyle bir yetkiye sahip olamazlar. Allah bu yetkisini ya bizzat kendisi vahiy ile açıklar, ya da elçisine açıklatır. Mesela Araf 157’inci ayette şöyle buyrulur: “…Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar…”

       Ayet-i kerimede, “Peygamber de helal ve haram kılar” ifadesi; temiz ve pis şeyleri Allah’ın peygamberine öğretmesi; O’nun da, onların helal ya da haram olduğunu açıklaması anlamındadır. Yani Peygamberin helal ya da haram dediklerini, helal ya da haram kılan da aslında yine Allah’tır. Peygamber kendiliğinden din koyamaz, dinin yegâne kaynağı Allah’tır. Bütün peygamberler söylediklerini ya doğrudan Allah’ın vahyi, ya da O’nun onayı ile söylerler. Peygamberler dışında hiçbir kimse, Allah’tan vahiy ve onay alamayacağına göre; helal ve haram kılma yetkisi de olamayacaktır.

       Helal dairesi, haram dairesine göre çok daha geniştir. Belki on helale karşı sadece bir haram vardır. Çünkü Allah, yeryüzünde ne varsa hepsini insanlar için yarattığını (Bakara 29), göklerde ve yerde bulunan şeyleri de onların emrine verdiğini söyler (Lokman 20).

       Haram lokma zehir gibidir, insanın fıtratını bozar; Allah’ın rızasından uzaklaştırır. Helâl peşinde koşmanın sonu cennet, haramla beslenmenin götüreceği yer ise cehennemdir. Haram yoldan elde edilen şeylerin tasadduk edilmesiyle sevap elde edilemeyeceğini haber veren Peygamber Efendimiz, haram lokma ile beslenen birinin duasının da kabul olmayacağını bildirmiştir. Haram gıda ile beslenen biri için şöyle buyurmuştur: “Bir adam ellerini semaya kaldırmış, “Ya Rabbi, Ya Rabbi!” diye yalvarmaktadır. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, beslendiği gıda haramdır! Onun bu hâldeki duası nasıl kabul edilebilir ki?” (Müslim).

        Müslümanlar, harama düşmemek için son derece dikkatli davranmalı; hatta haram mı, yoksa helâl mi olduğu belli olmayan şüpheli şeylerden bile kaçınmalıdırlar. Dinimiz zorunlu hallerde kişinin ölmeyecek kadar haram yemesine ruhsat tanımıştır. Örneğin, ölmüş bir hayvan etinden başka herhangi bir yiyeceği olmayan birisi, kendisini yaşatacak kadar o hayvanın etinden yiyebilir. Nitekim Kuran’da, “Allah size yalnızca murdar eti, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça kendisine günah yoktur” (Bakara 183) buyurarak zaruretlerin haramları mubah kılacağı belirtilmiştir.

       Dinimizin koyduğu sınırlara uymak ve haramlardan sakınmak, helâllerle yetinmek imanın bir gereğidir. Müslüman, dinin getirdiği hükümlere tereddütsüz iman eden ve onları her durumda uygulayan kimsedir. O, Allah ve Resul’ünün emir ve yasaklarına gönülden teslim olur, kendince bahaneler uydurarak bunları mubah göstermeye ve uygulamamaya çalışmaz. Helali haram kılmak veya haramı helal kılmak, Allah’ın hükmüne karşı gelmektir ve büyük günahtır. Haramdan uzak durup helal ile yetinenlere selam olsun!

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV Kuran Yolu Tefsiri, Çankırı Müftülüğü-Helal Haram Bilinci,  Abdullah Kahraman-Helal ve Haram, Prof. Dr. Faruk Beşer-Haram Kılma Yetkisi, Diyanet Haber-Helal Kazanç)

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler