Diğer Haberler Son Dakika 

YİYECEKLERDE HELAL VE HARAM

İslam, insanı maddî ve manevî her türlü zarardan korumak için birtakım kurallar koymuş ve insana zarar verebilecek pis ve iğrenç olan her şeyi yasaklamıştır. Temiz, güzel ve faydalı olanları da helâl kılmıştır. (bk. Bakara 168, 173; Araf 157).

Kuran ve sünnette, etleri yenilmeyen hayvanlarla ilgili bir liste verme yönüne gidilmemiş; “domuz” gibi ismi belirtilenler yanında, bazı hayvanlar için de belli ilke ve ölçüler konulmakla yetinilmiştir. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin tüketilmemesi, İslam’ın genel ilkelerinden kabul edilmiştir. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sünneti, Kuran-ı Kerim’deki yasaklamaları teyit eden ifadelerin yanı sıra, “necis ve iğrenç” yiyeceklerin özelliklerine ilişkin detaylı açıklamaları da içermektedir. Mesela Hz. Peygamber, yırtıcı hayvanların (parçalayıcı uzun ve sivri dişleri olan hayvanlar) ve yırtıcı kuşların (pençesi ile avını parçalayan kuşlar) etlerinin yenmeyeceğini özellikle belirtmiştir.

İslam âlimleri, belirtilen amaç ve ilkeler ışığında içtihat ederek, hangi hayvanların etinin helâl veya haram olduğunu tek tek ya da gruplandırarak belirlemeye çalışmışlardır.

Etlerinin yenmesinin helâl olduğu hayvanlar dört grupta toplanmıştır. (Dayanak: Bakara 172, Maide 1, 4): Sığır, manda, koyun, keçi, deve, tavşan, tavuk, kaz, ördek, hindi türünden evcil hayvanlar. Geyik, ceylan, dağ keçisi, yabani sığır ve zebra gibi bazı yabani hayvanlar. Güvercin, serçe, bıldırcın, sığırcık, balıkçıl gibi kuşlar. Sünnette yenebileceğine dair özel hüküm bulunan çekirgeler.

Etlerinin yenmesinin haram olduğu hayvanlar ise üç gruptur. (Dayanak: Maide 3, Enam 121 ve 145, Araf 157, Bakara 173): Domuz eti ve domuzun her şeyi, Allah’tan başkası adına kesilen hayvanların etleri, dinî usullere uygun olarak kesilmemiş veya kendiliğinden ölmüş olan hayvanların etleri.

Kuran ve sünnette at eti yemenin hükmü hakkında açık bir delil bulunmadığı için, bu konuda âlimler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. At etinin yenilmesi bazılarına göre mubah, bazılarına göre helale yakın mekruh, bazılarına göre de haramdır. Bu nedenle özellikle Anadolu coğrafyasında at etinin yenilmesi konusundaki mesafeli tutum devam etmektedir.

Kuran-ı Kerim’de, denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğu (Maide 96, Fâtır 12) bildirilmiş; Hz. Peygamber de (s.a.s.), “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir” (Ebu Davud) buyurmuştur. Ayet ve hadislerde sözü edilen deniz hayvanlarının, neler olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Hanefiler, zikredilen naslarda helal olduğu belirtilen “deniz hayvanları” ifadesiyle balık türünün kastedildiğini ileri sürerek; balık sınıfına girmeyen midye, kalamar, yengeç, ıstakoz, karides gibi deniz hayvanların helal olmadığını savunmuşlardır. Şafiiler ise; deniz canlıları olarak, sadece suda yaşayabilen ve sudan çıktığında kısa sürede ölen hayvanların kastedildiğini benimsemişler; dolayısıyla bu tür hayvanların şekline ve ölüm durumuna bakılmaksızın yenilmesinin helal olduğunu savunmuşlardır. Şafilere göre, aslen suda yaşayan fakat karada da yaşayabilme özelliğine sahip olan hayvanlardan; eti yenen kara hayvanlarına benzeyenlerin boğazlanması şartıyla yenilmesi helal, eti yenmeyenlere benzeyenlerin yenmesi ise haramdır. Buna göre kurbağa, yengeç, kaplumbağa ve su yılanının yenmesi helal değildir.

Usulüne göre kesilmiş olan tavukların kanı süzüldükten ve varsa üzerlerine bulaşabilen diğer pislikler iyice temizlendikten sonra, kaynama derecesine ulaşmayan sıcak suda bir süre bekletildikten sonra tüylerinin yolunmasında dinî açıdan bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak bağırsakları çıkarılmadan kaynar suya atılmış olan tavuk ve emsali hayvanların içindeki pislikler ete sirayet ederse, temiz olmaktan çıkar. Günümüzdeki kesim fabrikalarında uygulandığı gibi banttan geçen kesilmiş hayvanlara temiz sıcak su püskürtülerek sulu yolum yapılması durumunda, söz konusu sakınca ortadan kalktığı için yenmesinde bir mahzur yoktur.

Eti yenen kara hayvanlarının etlerinin helal olması için, usulüne uygun olarak kesilmesi gerekir. Usulüne uygun kesim, Hanefilere göre besmele çekilerek, hayvanın nefes ve yemek boruları ile iki şah damarının veya bu damarlardan birisinin kesilmesi şeklinde yapılır. Besmelenin kasten terk edilmesi hâlinde kesilen hayvanın eti Hanefilere göre haram olur. Ama unutarak terk edilirse helâldir. Şafiiler besmelenin kasten terk edilmesi hâlinde de etin yenilebileceği görüşündedirler.

Sığır, manda, koyun ve keçi cinsinden hayvanlar yatırılıp çenelerinin hemen altından boğazlanmak suretiyle; deve ise, göğsünün hemen üzerinden kesilir ve hayvanın kanının iyice akması için bir süre beklenilir. Deve kesiminin kolay olabilmesi için ayakta kesilmesi ve bir ayağının bağlanması tavsiye edilmiştir (Buhari).

Kesimden önce bıçak ve benzeri kesici aletlerin hayvanın gözünden uzak bir yerde bilenmeleri sünnettir. Hayvanlardan biri, diğerinin gözü önünde kesilmemelidir. Kesilecek hayvanları kıbleye döndürerek kesmek sünnettir. Hayvanın canı çıkmadan boynunu kırmak, derisini yüzmek, bir uzvunu koparmak veya tüyünü yolmak gibi hayvanın acısını arttıracak işlerden kaçınılmalıdır.

Hayvanın, kesim esnasında canlı olması kaydıyla acıyı azaltmak amaçlı düşük voltajlı elektrik şokuna tabi tutulması; ayrıca tavuk ve hindi kesimlerinde kullanılan otomatik kesim makinesini çalıştıran kişinin, düğmeye basarken besmele çekmesi hâlinde, o seride kesilecek bütün hayvanlar besmele ile kesilmiş sayılmasına bazı ilim adamlarınca cevaz verilmiştir. Söz konusu uygulamalarda, hayvanların kesim öncesi ölüm riski bulunduğundan, el ile kesim tavsiye edilir.

Hayvanı kesecek kimsenin, akıl ve temyiz (iyiyi kötüden ayırabilme) gücüne sahip, Müslüman veya Ehl-i Kitap olması gerekir. Putperest, ateşperest, ateist ve mürtetlerin kestikleri hayvanların eti yenmez. Ehl-i Kitap olduğu bilinen kimse, kesim yaparken Allah’tan başkasının adını anmamalıdır. Zira ayette (Bakara173), Allah’tan başkası adına kesilmemesi şartı getirilmiştir. Kesim yapan kimsenin cinsiyeti veya ergenlik çağına gelmiş olup olması fark etmez. Hatta cünüp veya hayızlı olması da kestiğinin yenilmesine engel değildir.

Ehl-i kitabın (Yahudi ve Hristiyan), usulüne uygun olarak kestiği hayvanın eti ve pişirdiği yemek yenilir. (bk. Maide 5). Ancak bu kimselerin, hayvanı keserken Hz. Mesih’in veya Hz. Üzeyir’in adını andığı kesin olarak bilinirse, o takdirde kestikleri helâl olmaz. Çünkü Allah’tan başkası adına kesilen hayvanlar yenilmez. (bk. Maide 3).

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV Kuran Yolu Tefsiri, TDV İslam Ansiklopedisi, Din İşleri Yüksek Kurulu Fetvaları)

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler