Trabzon’da ‘renkli’ Yayla Göçü
TRABZON’un Akçaabat ilçesinde yöresel kıyafetler giyen Akpınar köyü sakinleri, sırtlarında çocukları olan beşikler ve süsledikleri büyükbaş hayvanlarıyla kemençe eşliğinde Büyük Oba Yaylası’na göç etti. Yağmur altında uzun bir yolculukla yaylaya ulaşanlar, düzenlenen ‘Yayla Göçü Şenliği’ ile horonlu kutlama yaptı.
Akçaabat ilçesine bağlı Akpınar köyünde geleneksel Yayla göçü, şenliğe dönüştürüldü. Pandemi nedeniyle 2 yıl ara verilen ‘Yayla Göçü Şenliği’nin bu yıl 3’üncüsü düzenlendi. Şenlikte, yöresel kıyafetler giyen köylüler, sırtlarında içinde çocukları olan beşik ve yayıklarla, süsledikleri büyükbaş hayvanları ile birlikte Büyük Oba Yaylası’na doğru yola çıktı. Yaklaşık 300 kişi yolda molalar vererek kemençe eşliğinde horonlar oynadı, sohbet etti, alkışla tempo tuttu. Uzun bir yolculukla yaylaya ulaşan köylüler kemençe eşliğinde karşılandı, horonlarla kutlama yaptı.
Akpınar Mahallesi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Coşkun Öztürk, amaçlarının eskiyi unutturmamak ve yeni nesile geleneklerini hatırlatmak olduğunu belirterek, “Bu bizim geleneksel festivalimiz. Üçüncü kez kutluyoruz. Amacımız sonradan gelen nesillere bu gelenekleri göstermek ve öğretmek. Özellikle ‘Z’ kuşağı diye tabir edilen nesle, yaylarımız, köylerimizi, geleneklerimizi bir nebze hatırlatmak için bu yola çıktık. İnşallah bundan sonra devralacak olanlarda bunu daha iyi temsil edecek ve aktaracaklar” dedi.
Yaylaya sırtında beşik taşıyan Ayşe Bıyıklı,”Bu geleneği sürdürmek çok güzel bir duygu. Ben yıllarca gurbette İstanbul’da yaşadım. 6 yıldır burada köyümde yaşıyorum. Geleneklerimizi bugün yaşamak ve yaşatmak çok güzel. Özellikle gurbette yaşadıktan sonra gelip burada yaşamak daha da güzel. Eskiden araba olmadığı için büyüklerimiz, beşikleri, yayıkları sırtlarına alır gelirdi. Yollarda hep patikaydı o zamanlar. Her türlü ihtiyaçlarını sırtlarında götürürdü. Biz de onu temsilen şimdi yayıkları mızı, beşiklerimizi sırtımıza aldık buraya geldik” diye konuştu.
Yaylacı Emine Bıyıklı ise,”Eskiden sabah namazı millet çözerdi hayvanları, 5-10 aile yola çıkardı. Kiminin arkasında beşik, kiminin arkasında büyük çanta olurdu. Derede kenarında otururduk. Çayımızı içer yemeğimizi yerdik. Çocuklarımızı sırtımızdaki beşiklerde taşırdık” ifadelerini kullandı.
Alıntı www.hurriyet.com.tr