Diğer Haberler Son Dakika 

MELEKLER VE ÖZELLİKLERİ

        İslâm İnancında, “farklı suretlere girebilen ve duyularla algılanamayan nurani varlıklar” şeklinde tarif edilen melekler, Kuran-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde inanç esasları arasında sayılmaktadır. İnsanlar ve cinlerden farklı olarak nurdan yaratılan meleklerin, Âdem’in yaratılışından önce mevcut bulundukları ve Allah’ın hitabına mazhar olup bizzat O’nunla konuştukları bildirilmektedir.

        Kuran-ı Kerim’de, meleklerin yiyip içmedikleri, görevleri icabı iri cüsseli ve güçlü oldukları belirtilmiş, bu güçlerini temsil eden ellere ve birden fazla kanada sahip bulundukları (Enam 93, Fâtır 1)  bildirilmiştir. Müşriklerin, meleklere dişilik izafe edişleri ve Allah’ın kızları oldukları yolundaki iddiaları da reddedilmiştir. Meleklerin yaptığı işler arasında; sürekli Allah’ı yüceltme, emirlerine âmâda olup onları yerine getirme, müminler için dua ve istiğfarda bulunma gibi davranışlar sayılmaktadır.  (Mesela bk. Araf 206, Nahl 49-50, Mümin 7-9)

        Meleklerin genel tasvirlerin yanında, bazı meleklerin isim veya görevlerine de yer verilmiştir. Bunların başında “Cebrail” adlı melek gelir. Bir ayette geçen Mikail, hadislerde rızık ve rahmet meleği olarak tasvir edilmiştir. Eceli gelenlerin ruhunu kabzeden meleğe ayetlerde genelde “melekler” olarak yer verilmiş, sadece bir ayette (Secde 11) “melekü’l-mevt=ölüm meleği” diye zikredilmiştir. Yaygın olarak bilinen Azrail ismine, bazı zayıf hadislerde rastlanmaktadır. Kıyametin kopması ve ahiret hayatının başlaması sırasında sura üflenme hadisesinden ve yeniden dirilişi haber veren bir çağırıcıdan söz edildiği halde, bu işle görevli meleğin adı anılmamıştır. Hadislerde, söz konusu duyuruyu yapacak olan İsrafil’in adı da büyük melekler arasında sayılmıştır. (Mesela bk. Bakara 97-98, Bakara 98    (Neml 87, (Kaf 41, Kamer 6)

       Bu dört büyük meleğin dışında Kuran’da “Mukarrebîn Melekleri” diye geçen ulûhiyet makamına yakın melekler de vardır. Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunanlar da mukarrebîn meleklerine dâhildir. Öte yandan insanların söz ve davranışlarını kaydeden ve “değerli yazıcılar” (kirâmen kâtibin) şeklinde nitelenen yazıcı melekler, ayrıca “takipçiler”, “her an hazır gözetleyiciler” ve “hafaza” (koruyucu) melekleri de mevcuttur. (Mesela bk. Nisâ 172, Zümer 75, Zuhruf 80, Râd 10-11, Kaf 18, Enam 61)

        Kabirde sorgu yapacağı bildirilen (Münker ve Nekir) melekler, yalnızca hadislerde geçmektedir. Ayetlerde bildirildiğine göre; ahirette müminleri selâmlayarak karşılayacak cennet bekçilerine, cehennemlikleri aşağılayıp korkutan ve on dokuz grup oldukları açıklanan görevlilere genel olarak “hazin” adı verilmiştir. Cehennem bekçilerini temsil eden melek bir ayette (Zuhruf 77) “Mâlik”, cennet meleği ise hadislerde “Rıdvan” ismiyle geçer. Cehennem görevlileri ayrıca “Zebani” olarak da adlandırılmıştır. (Mesela bk. Râd Enbiya 103, Zümer 71, Alak 18)

        Türlerini ve sayılarını Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği belirtilen meleklerin yaratılışında, Allah-tabiat ve Allah-insan münasebetleri açısından çeşitli hikmetlerin olduğu anlaşılmaktadır. Yerde ve gökte Allah’ın ordularının bulunduğu ve meselâ gök gürültüsüyle beraber meleklerin de Allah’ı tesbih ettiği vurgulanırken; melekler vasıtasıyla tabiatın yönetiminin Cenâb-ı Hakk’ın kontrolü altında olduğuna da işaret edilmektedir. (Mesela bk. Müddessir 31, Fetih 4, 7, Râd 13

        Öte yandan melekler, yeryüzünde yaşayan insanlar için dua ve istiğfar eder ve müminlerle dostluğa dayalı bir bağ kurarlar. Kuran’da, Allah’a inanıp dürüst bir hayat sürenlere, son nefesleri sırasında meleklerin gelip ölümden korkmamalarını, kendilerini mutlu bir hayatın beklediğini ve onların dünya hayatında olduğu gibi, ahirette de dostları olduklarını ifade edecekleri bildirilir (bk. Şûra 5, Fussilet 30-32).

        Allah tarafından kendilerine verilen görevleri eksiksiz yerine getirmekle yükümlü olan meleklerin günah işlemedikleri ve masum oldukları ve Allah’ın emriyle hareket ettikleri yönünde beyanlar bulunmaktadır. (Mesela bk. Nahl 50, Enbiya 26- 28, Tahrim 6, Zümer 75). Melekler, bu özellikleriyle itaatsizlik edebilen cinlerden ve insanlardan ayrılmaktadır.   

       Allah’ın, insanı yaratacağı yolundaki beyanına meleklerin itiraz etmesi (Bakara 30), onların Allah’a itaat yükümlülüklerine aykırı gibi görünüyorsa da; bunun karşı çıkma amacıyla değil, görüş bildirme veya gerçeği öğrenme amacıyla olduğu kabul edilir. Nitekim bu ayetin devamında ve konuyla ilgili diğer ayetlerde meleklerin mutlak bir teslimiyet içinde bulundukları açıkça beyan edilmektedir.

       Meleklerin özel görevleri veya peygamberlerle diyalogları sırasında çeşitli maddî suretlere bürünüp insanlarla konuştukları da haber verilmektedir. (bk. Hûd 69-70, Meryem 17-19). Yine, Hz. Peygamber kendisine vahiy getiren Cebrail’i aslî hüviyetiyle de gördüğü (Necm 5-7) de bildirilmektedir.

        “Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır…” Râd 11). Yüce Allah, insanların bütün düşünce ve davranışlarını bildiği, gözetlediği ve her şeye kadir olduğu halde sünneti (yasası) ve engin hikmeti gereği her insanın önünde, arkasında, sağında ve solunda görev yapan, onu bazı kötülüklerden koruyan ve amellerini yazan melekler tayin etmiştir. Hz. Peygamber de, insanları gece ayrı, gündüz ayrı meleklerin izlediğini (Buhari) haber vermiştir.

        Melekler fizik ötesi âleme ait varlıklar olduğundan, onların özellikleri akılla tam olarak anlaşılamaz. Onlar hakkında bilgi kaynağımız vahiy ve sahih hadislerdir. Meleklerin gözle görülmemesi ve duyu organlarıyla algılanamaması, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Onlar farklı bir şekilde yaratılmış nurani varlıklar olduğundan, bizim gözümüz, onları görebilecek kapasitede yaratılmamıştır.

        Meleklerin varlığına inanan kimse; yüce ve gizli kuvvetlerin gözetimi altında olduğunu, yaptığı her işi adeta ilahi bir kamerayla kaydettiklerini bilir. Kişi, bu bilinçle sürekli iyi ve güzel şeyleri yapmaya yönelir. Meleklerin kendisi içi dua ve istiğfarda bulundukları, koruyucu meleklerin kendisini koruduğu bilgisi ve düşüncesi, bir mümin için büyük bir manevi destektir.

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Kuran Yolu Tefsiri, Din İşleri Yüksek Kurulu)

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak-Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler