Her An Çaba İçinde Olmak
Yüce Allah Kuran’da, “… Artık hayırlarda yarışınız …” (Maide Suresi, 48) diye buyurmaktadır. Bu yarış, müminler arasında güzellikleri ve hayırları arttırmak için yapılacak bir yarıştır. Samimi Müslümanların amacı, geçici dünya hayatında maddi ya da manevi menfaat sağlamak veya birilerine üstünlük taslamak değildir. Müslüman sadece Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve Rabbimizi razı etmek için çaba sarf edip yarışırlar.
Bu davranış, iman edenlerin Allah’a duydukları korku ve sevginin bir sonucudur. İnsanın ihlası, Allah’ın rızasını kazanmak için ortaya koyduğu çaba ile ölçülebilir. Allah’a ve ahiret gününe samimi bir şekilde inanan kişi, Allah’ın rızasını çok fazla kazanmak ve Allah’a yakın biri olmak için kendisini adar. Allah’ın kendisine rahmet edip, razı olması ve cennetini layık etmesini ister. Elinden gelen tüm imkânları, maddi ya da manevi kullanıp Kuran’da bildirilen ahlakı en iyi şekilde yaşamak ister.
İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler. (Müminun Suresi, 61)
Müslümanların hayırlarda yarışmalarının diğer bir sebebi de, dünya hayatının kısa oluşu ve ölümün her an insanı bulabileceğidir. Ölüm anında kişinin tek isteği, Allah’ın rızasını kazanmak için yeterince çaba sarf edip etmediğini ve cennette gidip gidemeyeceğini bilmektir. Çünkü insan o an anlar ki, ahirette geçtikten sonra, yapmış olduğu yanlışları tekrar düzeltmek için dünya hayatına dönüp salih amellerde bulunması mümkün değildir. Ahiretteki acı azaptan hiçbir şekilde kaçış yoktur. İşte bu sebep yüzünden, samimi müminler, hayırlarda yarışmak isterler ve Allah’ın rızasını en fazla kazanmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.
Dünya hayatı geçici ve kısadır. Müslüman, bu kısa zamanda, vaktini boş ve anlamsız işler peşinde koşmak yerine, hayırlı ve güzel işler yapmak için harcar. Kısa zamana en fazla hayrı nasıl sığdırır, bunun çabası içinde olur. Bu nedenle karşısına çıkan her hayrı yapmaya çalışır. Yaptığı amellerde küçük-büyük diye ayrım yapmaz.
Mümin kararlı ve şevkli bir şekilde, Allah’ın “Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.” (İnşirah Suresi, 7) emrini en iyi şekilde yaşamaktadır. Hayatının bir anını bile boş geçirmemek için uğraşır, Allah’ın rızasını kazanmak için hiçbir zaman yeterli olmadığını bilir ve şevkli bir şekilde hayırlarda yarışır. Geçici dünya hayatında yaşamış olduğu her andan hesaba çekileceğini bilir. Çok hayırlı bir işle uğraşmak varken, boş bir işe takıldığında bundan sorumlu olacağını bilir. Bu sebeple kendi ihtiyaçlarının dışındaki tüm zamanını Allah’ı hoşnut edecek, ahiretine faydalı amellerle geçirmeye çaba harcar. Ancak şu yanlış anlaşılmamalıdır; elbette Müslüman da gezer, eğlenir. Yalnız tüm bunları yaparken de Allah’tan uzaklaşmaz, helal dairesi içinde, Allah’ı hiç aklından çıkarmayarak tüm bunları yapar.
Böyle samimi kullar, Allah’ın izni ile kısa ve geçici dünyadayken hiç durmadan hayır için çaba harcadıkları için, ahirette en güzel karşılığı alacaklardır. Dünyada nefislerine uymayıp, sadece Allah’ın rızası için çaba sarf etmelerine karşılık ahirette ödüllendirileceklerdir.
Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir. İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden, Birazı da sonrakilerden. ‘Özenle işlenmiş mücevher’ tahtlar üzerindedirler. Karşılıklı yaslanmışlardır. (Vakıa Suresi,10-16)
Mine ÇAKIR (Egitimci YAZAR)