Üç Aylar
Dinî hayatımızda ve halk dilinde “Üç Aylar” diye bilinen feyizi ve bereketi bol maneviyat mevsimine bir defa daha girdik.
Recep, Şaban ve Ramazan ayından oluşan bu mübarek ayların ilki Recep ayıdır. Bu ayın manevî değeri, Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimizin hadis-i şeriflerin de izah edilerek, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır.
“Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin…”(Tevbe, 36) Bu ayet-i kerimede işaret edilen haram ayların Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu Peygamber efendimiz hadisleriyle açıklamışlardır:
Ayrıca Peygamberimiz üç aylar hakkında şöyle buyururlar: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır”(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, c. l, s. 423)Bu ayların başlangıcında Hz. Peygamberimizin şöyle dua ettiği de rivayetler arasında yer almaktadır. “Ey Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. l, s. 259;)
İçersinde iki tane Mübarek gece bulunan Recep ayı, İslam’dan önce ve İslam’dan sonra da mukaddes bilinen bir aydır. İslam dini gelmeden önce, bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek yasaklanır, herkes kendisini bu ayda güven içinde hissederdi. İslam geldikten sonra da, bu aya olan hürmet devam etti. Bu ay Regaib ve Mirac gibi mübarek geceler ile şereflendirildi.
Allaha şükrolsunki Ülkemizde de asırlardan beri “Üç Aylar” geleneği oluşmuş; “Ramazana hazırlık” Recep ayının gelmesiyle başlar hale gelmiştir. Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Yüce Allah’ın rahmet ve mağfireti, bu gecelerde mü’minler üzerine yağmur gibi yağar. Bu aylarda yapılan dua ve yalvarışlar adeta keskin bir nişancının hedefine 12 den vurması gibi isabet eder. İnsan öyle olurki bir tencere yemekten alamadığı vitamini iki tane tereyağında pişmiş yumurtadan alabilir. Yani yıl on iki ay yaptığımız her türlü güzelliklerden aldığımız sevaptan daha fazlasını belkide bu aylarda yapacağımız iyiliklerden alma imkanımız olabilir.
Berat kandili gibi çok şerefli bir gecenin içersinde bulunduğu üç ayların ikincisi olan Şaban ayı da, Mü’minlerce kutsal sayılmış, ve Berat gecesinin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi Hz. Peygamberimizin şu ifadesiyle beyan edilmiştir.
“Allah Teâlâ, Şaban’ın 15. gecesi, -rahmetiyle- dünya semasında tecelli eder ve Kelb Kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.” (Tirmizi, Savm, 39; İbn-i Mâce, İkâme, 191)
“Şaban ayının ortasında (Berat gecesinde) gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz, Allah o gece , güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, yok mu benden af isteyen, onu affedeyim; yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim; yok mu bir musibete uğrayan, ona afiyet vereyim;” (İbn-i Mâce, İkâme, 191, Hadis No: 1388)
Bu hadisi şeriflerle Hz. Peygamberimizin Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek, onu ihya ettiğine dair diğer rivayetleri göz önüne alan İslam alimleri, bu geceyi ibadetle geçirmenin sevaba vesile olacağını söylemişlerdir.
Yüce Rabbimiz sanki bizleri bağışlamak için bir neden bir sebeb arıyor adeta. Bir müslümanın günahı ne kadar çok olursa olsun, Rabbimizin rahmet ve bağışlaması her zaman bizlerin günahından ve hatasından daha büyüktür.
Üç Ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi’nin ise dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur’an ayıdır. Bu ayın en diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve mutluluğa kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmeye başlamasından (Bakara, 185), bin aydan yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin (Kadir, 3) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslam’ın beş esasından biri olan Oruç, bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan ayının, günahkar kullar için, yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de Hz. Peygamber şöyle belirtir:
“Ramazan ayı gelince, cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”(Buhârî, Savm, 5; Müslim, Sıyam, 1-2. )
Ramazan ayının Müslüman Türk toplumunun dinî hayatında müstesna bir yeri vardır. Türkler, Ramazan’ı yılda bir defa gelen önemli bir misafir olarak kabul eder ve hazırlıklarını buna göre yaparlar. Hatta yurt dışında yaşayan bizim insanlarımızın gayret ve emekleriyle açılan yaklaşık 2.500 caminin çoğunda Ramazan boyunca özel aşcılar tutularak veya hanım kardeşlerimiz tarafından hazırlanan iftar sofraları yerli yabancı tüm misafirlere açık tutulur. Ramazan ayı diğer aylara göre sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır.
Şunu unutmamak gerekirki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mutlu olacak; kötü ise pişmanlık duyarak mahcub olacaktır. Ancak bu mahcubiyetin orada faydası da olmayacaktır. Belkide bu üç aylar bizim ömrümüzün son üç ayları olabilir. Şöyle sağımıza solumuza baktığımızda geçen sene bizlerle beraber Recep, Şaban ve Ramazan aylarını idrak edenlerden kaç kişi şu anda aramızda yoklar. Seneye bizimde olup olmayacağımız belli değil. Ömrümüzdeki her saniyeyi her dakikayı ve her saati ancak bir defa yaşama hakkımız var ikinciyi yaşama şansımız yok.
Bu vesileyle bütün okuyucularımızın Üç Aylarını ve bu aylar içersinde idrak edeceğimiz Kandillerini tebrik eder, Cenab-ı Hak’tan hayırlara ve mutluluklara vesile olmasını dilerim.
Mustafa Kot
İmam-Hatip
Değerli hocam güzel yazinizi okudum kalemine sağlik, tesekkür eder devamini bekleriz. selam ve saygilarimla.
Kudret K.Oğlu
Hannover
Hocam eline sağlık.süper bir yazı dizisi olmuş.Bu açıklamaların devamını bekliyorum işallah.
Teşekkür ederim Ali bey inşallah şimden sonra elimizden geldiği kadarıyla yazmaya devam edeceğiz selam ve saygılarımla…
Mustafa Kot
Mustafa hocam yazınızı okudum sağolun inşallah böyle güzel yazılarını ara sıra bizim köyün sayfasınada gönderirsen memnun oluruz..
Hannoverden mehmet Buran