RÜŞVET VE YOLSUZLUK
Yaptırılmak istenen bir işte yasadışı kolaylık veya çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkara “rüşvet”; bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmaya ve kurallara aykırı işler yapmaya da “yolsuzluk” denir. Rüşvet ve yolsuzlukla hem insanların hakları yenmiş olur, hem de toplumda saygı ve güven duygusu ortadan kalkar.
Tedavisi en zor ve en eski toplumsal hastalıklardan biri olan rüşvet, bütün ilâhî dinlerde yasaklanmıştır. Rüşvet yoluyla mal veya menfaat elde etmek haram olup rüşvet alan kimse toplum adına kendisine emanet edilen görevi kötüye kullandığı için aynı zamanda emanete ihanet etmiş sayılır. Rüşvet veren, dinen yasak olan bir fiili işleyerek; hakkı olmayan bir menfaati elde etmiş, dolayısıyla kul hakkına girmiş olur.
“Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Bile bile, günaha saparak, insanların mallarından bir kısmını yemeniz için onun bir parçasını yetkililere aktarmayın (rüşvet olarak vermeyin)” (Bakara 188) emri gereğince; rüşvet ve yolsuzluk, yasaklanmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.) rüşvet alanı, vereni ve rüşvete aracılık edeni lânetlemiştir. (bk. Tirmizi, İbn Mâce).
DİB Din İşleri Yüksek Kurulu kararına göre; karşılıklı olarak hediyeleşmek insanlar arasında sevgi ve saygının oluşmasına katkı sağlar. Ancak yetkili makamlarda bulunan kişilerin, bu göreve gelmeden önce aralarında hediyeleşme âdeti olmayan kişilerden her ne ad altında olursa olsun, hediye ve bağış kabul etmeleri câiz değildir. Zira bu durum, rüşvet olarak değerlendirilebilir. Hz. Peygamber, zekât toplamakla görevlendirdiği memurunun hediye aldığını işittiğinde; “Benim gönderdiğim bir görevliye ne oluyor ki: “Bu zekât malıdır; bu da bana hediye edilmiştir” demektedir! Bu kişi babasının evinde oturup kalsa, acaba kendisine hediye verilir miydi? Allah’a yemin ederim ki, sizden biriniz o zekât malından bir şey alırsa, kıyamet gününe o malı boynunda taşıyarak gelecektir” (Müslim) buyurarak, kişinin yetkili bir makamda bulunmasından dolayı hediye almasının câiz olmadığını ifade etmiştir.
Hediye, sevgi ve iyi niyetten kaynaklanan ve karşılığında bir menfaat gözetilmeden sunuluyorsa hediyedir. Aksi takdirde, bu ikram, dinimizce açıkça yasaklanan rüşvet kapsamına girer. Allah Rasûlü, bir bağışın hediye mi, yoksa rüşvet mi olduğunu ayırt etmek üzere bir ölçü belirlemiştir. Buna göre eğer hediye kişinin bulunduğu görev sebebiyle verilmişse ve kişi görevde olmadığı takdirde bu hediyeyi alamayacaksa, bu tür bağışlara ihtiyatla yaklaşılmalıdır. Zira böyle bir hediye haram mal kapsamına girebileceğinden dolayı kıyamet gününde sahibini zor durumda bırakabilir. Ayrıca hediye kisvesiyle de olsa, rüşvet veren ve alan arasında karşılıklı menfaate dayanan bir ilişki başlar. Bu yüzdendir ki Hz. Peygamber, “Kim bir kardeşi için aracı olur, kardeşi bunun karşılığında kendisine bir hediye sunar, o da bunu kabul ederse, faiz kapılarından büyük bir kapıyı aralamış olur” (Ebu Davud) uyarısında bulunmuştur.
Helâl ve meşru yollar varken, başkasının hakkını haram yollardan gasp etmek suretiyle elde edilen kazancın hiçbir yararı olmayacağı açıktır. Zira onda, başkalarının da hakkı vardır ve “kul hakkı ihlâli” Allah Rasûlü’nün en çok sakındığı ve sakındırdığı durumlardan biridir. O “Allah’a, üzerimde hiç kimsenin hakkı olmadan ulaşmayı umarım” şeklindeki ifadesiyle kul hakkı konusundaki hassasiyetine vurgu yapmıştır.
Rüşvet, İslâm dininin genel ilkeleriyle taban tabana zıttır. Çünkü rüşveti veren kişi hak etmediği bir menfaat elde ederken, rüşveti alan kimse de görevini kötüye kullanmış ve kendisine verilen emanete hıyanet etmiş olmaktadır. Emanete hıyanet de, münafıklık alâmetlerindendir.
Peygamberimiz’in gerek örnekliği, gerekse sözlü uyarıları sonucunda sahabeler rüşvet konusunda oldukça titiz davranmış ve bu günahtan uzak durmuşlardır. Halife Ömer, memurlarına, “Hediye kabul etmeyin! Çünkü bu rüşvettir” şeklinde yazılı bir uyarı göndermişti. Zira Kuran-ı Kerîm’in ifadesiyle, bir oyun ve eğlence olan dünyadaki az bir menfaat karşılığında, ebedî olan ahiret hayatı kaybedilmemelidir.
(Yararlanılan Kaynaklar: Dr. Medet Coşkun-Rüşvet ve Yolsuzluk, Prof. Dr. Saffet Köse-Rüşvet, Din İşleri Yüksek Kurulu-Hediye, Diyanet Haber- Rüşvet Almak ve Vermek)
Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni