Gıybet Büyük Günahtır.
“Peygamber Efendimize, ‘Yâ Resûlallah, gıybet nedir?’ diye sordular. ‘Kardeşini (işittiğinde) hoşlanmayacağı şeyle anmandır’ buyurdular. (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Ebû Dâvûd)
Müslüman kardeşini zarûret olmadan işittiğinde hoşlanmayacağı şeyle anmak gıybettir ve büyük günahtır. Bir kimsenin bedeninde, nesebinde; soyunda, ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyasına âit hususlarda noksanını hatta elbisesindeki kusurunu arkasından söylemek gıybettir.
Hasan-ı Basrî (rh.) buyurdu: “Bir kimseyi hoşuna gitmeyecek şeyle anmak üç türlü olur:
Gıybet, bühtân (iftirâ), ifk (yalan). Bunların üçünün de hükmü Allâh’ın kitâbında beyân olunmuştur.
Gıybet, bir kimsenin noksanlıklarını söylemendir.
Bühtan onda olmayanı söylemendir.
İfk ise sana onun hakkında gelen her şeyi -aslını araştırmadan- başkalarına söylemendir.”
Bunların üçü de büyük günahtır. Zira, bunlar dünyadan bereketin kaldırılmasına ve âlemin nizâmının bozulmasına sebeptir.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Gıybetten sakınınız. Muhakkak gıybet zinâdan daha şiddetlidir. Muhakkak bir adam zina eder, sonra da Allâhü Teâlâ’ya tevbe eder. Gıybet edenin günahı ise gıybet ettiği kişi bağışlamadıkça bağışlanmaz.”(Nihâyetü’l-Murâd)
Yalnız şu yerlerde gıybete müsâade vardır:
• Zulme uğrayanın hakkını almak için hâlini arz ederken şu kimse bana şöyle zulüm etti, demesi câizdir.
• Münkeri doğrultmak için: Meselâ: “Şu kimse şöyle fenâ bir iş yapıyor, benim düzeltmeye gücüm yetmiyor sen düzelt” diye gücü yetene söylemek.
• Fetvâ sormak için. Meselâ: “Bir kimsenin müftüye gidip falan kimse bana zulmedip şöyle yaptı ve hakkımı vermedi, nasıl alayım” diye sorması câizdir.
• Müslümanları îkâz için fâsıkların ve bid‘at sâhibi kimsenin âşikâr işlediği fenâlığı söylemek lâzımdır.
• Bir kimseyi târif etmek için meşhûr olan lakabıyla anmak da câizdir.
Fazilet Takvimi