Besin Alerjilerini İhmal Etmeyin
Çocuklarda görülen besin alerjilerini ihmal etmeyin. En çok hayvansal ürünlere karşı gelişen besin alerjileri, tedavi edilmezse tehlikeli tablolara dönüşebiliyor. Oysa minik bedenlerde birçok sistemi etkileyen bu alerjiler, ebeveynlerin özeni ve beslenme düzeninde yapılacak değişikliklerle tedavi edilebiliyor.
Çocukluk döneminde görülen besin alerjileri kimi zaman gelişme süreci içinde kendiliğinden kayboluyor kimi zaman da yetişkinlik döneminde de devam edebiliyor. Besin alerjisi geliştiğinden şüphelenilen çocukların vakit kaybetmeden bir uzmana muayene olması gerekiyor. Tedavi edilmemesi halinde nefes darlığından bulantıya, kusmadan deride kaşıntıya kadar birçok soruna neden olan bu rahatsızlık ileri vakalarda yaşam kaybına yol açabiliyor. Çocuk Alerji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı, çocuklarda gelişen besin alerjileri hakkında şu bilgileri verdi:
Besin alerjisi, alerjik besinin koklanması, solunması veya dokunulması sonucu da ortaya çıkabiliyor. Ağır alerjik vakalarda kişi söz konusu besini yemese de pişirildiği, yenildiği ortamlarda bulunduğu hatta o besini yiyen kişi tarafından öpüldüğü zaman da ciddi alerjik reaksiyon gösterebiliyor. Tıp literatüründe, kendisi yemediği halde, uçakta çerez yenildiği için anafilaktik şoka giren vakalar bulunuyor.
Besin alerjisi nedir?
Bağışıklık sisteminin normal şartlarda zararsız olan bir besin maddesini yanlışlıkla zararlı olarak algılaması sonucu ortaya çıkan reaksiyonlar besin alerjisi olarak adlandırılıyor.
Hangi besinler alerjiye yol açıyor?
Her türlü besinin alerji yapma potansiyeli bulunuyor. Ama bazıları diğerlerine göre daha sık alerjiye neden oluyor. Çocuklarda bu grubu süt, yumurta, buğday, yer fıstığı, ağaç fındıkları, balık, kabuklu deniz ürünleri, susam ve kivi oluşturuyor. Sıkça çikolata ve kakao tüketimi nedeniyle alerjik burun akıntısı, migren, deride kızarma, kaşıntı ve sindirim sistemi bozuklukları görülebiliyor. Nadiren bal da alerjiye yol açıyor.
Bu sorun nasıl başlıyor?
Besin alerjileri bebeklik, çocukluk döneminden ve hatta anne karnından başlayarak insan hayatını etkileyebiliyor. Bu sorunla ilgili bulguların ortaya çıkması için hastanın birkaç kez alerjiye yol açan besine maruz kalarak duyarlı hale gelmesi bekleniyor. Yapılan araştırmalara göre, toplumun en az yüzde 15-20’lik kısmı yediği bir besinin kendisini rahatsız ettiğine inanıyor. Ancak besin alerjileri çocuklarda yüzde 2-8, yetişkinlerde yüzde 1, tüm nüfusta ise yüzde 2 oranında görülüyor.
Ne tür belirtilerle ortaya çıkıyor? Vücudun hangi sistemlerini etkiliyor?
Birçok sistemi etkileyebilen bu sorun farklı bulgularla kendini gösteriyor. Deride kaşıntı, kızarıklık, yanma, ürtiker, anjiyo-ödem, atopik dermatit ve egzama ile ağız içi mukozası, dudaklar ve dilde kaşıntı veya şişlik şeklinde belirti veriyor. Besin alerjileri sindirim sisteminde ise bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, kolik, reflü, şişkinlik, gaz, kramp, gaitada kan görülmesi gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Kardiyovasküler sistemde hipotansiyon, baş dönmesi, şok, anafilaksi gibi sorunlara yol açıyor. Solunum sisteminde ise burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve burunda kaşıntı başta olmak üzere hapşırma, boğazda kaşıntı, seste kalınlaşma, öksürük, göğüste daralma hissi, nefes darlığı ve vizing olarak adlandırılan hırıltılı solumaya neden oluyor.
Besin alerjileri nasıl tedavi ediliyor?
Bu rahatsızlık temelde, alerji yapan besinin diyetten çıkarılmasıyla tedavi ediliyor. Eliminasyon diyeti olarak adlandırılan bu yöntemde, alerji oluşturan besin diyetten elenirken, bu besinin içinde olduğu her şeyin diyetten çıkarılması gerekliliğinin hastaya belirtilmesi önem taşıyor. Örneğin inek sütü alerjisi olan çocuğun süt ve süt türevlerini içeren hiçbir besin maddesini yememesi gerekiyor. Sütün yanı sıra peynir, yoğurt ya da bunlardan yapılan gıdaların tüketilmemesi de önem taşıyor. Tedavi edilmeyen besin alerjileri hayati riske yol açabiliyor. Özellikle son yıllarda artan yer fıstığı ve ağaç fıstıklarına bağlı alerjilerde anafilaksiye bağlı ölümlere sıkça rastlanıyor.
Çocuklukta başlayan besin alerjisi yetişkinlikte de devam ediyor mu?
Çocukluk döneminde ortaya çıkan besin alerjilerinde besinin diyetten çıkarılması ile besine karşı tolerans gelişimi ve besin alerjilerinin ortadan kalkmasına sıkça rastlanıyor. Bu dönemde en sık inek sütü alerjisi görülüyor. Sorun; 1 yaşında yüzde 50-60, 2 yaşında yüzde 70-75, 3 yaşında ise yüzde 85 oranında kayboluyor. Yumurta alerjileri 5 yaşından sonra yüzde 55 oranında ortadan kalkıyor. Yer fıstığı, fındık ve ceviz gibi ağaç fındıkları ile balık ve kabuklu deniz ürünlerine karşı oluşan alerjilerde ise sorun giderilse bile özellikle alerjik besine karşı bakılan spesifik IgE alerji testlerinin yüksek olduğu durumlarda mevcut alerji ömür boyu devam edebiliyor.
ANNE BABALAR DİKKAT!
• Her besinin alerji yapma potansiyeli bulunuyor ve bazıları sinsice seyredebiliyor. Bu nedenle sık hastalanan, hırıltılı solunum görülen, kaşıntılı, döküntülü deri hastalığı olanlar ile kusma, reflü, ishal ve kabızlık yaşayan çocuklarda beliren besin alerjilerinin bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.
• Besin alerjisinden şüphelenildiğinde tanı ve tedavide uzmanlardan yardım alınması önem taşıyor. Çünkü bazı vakalar hayatı tehdit edebilecek reaksiyonlara yol açabiliyor.
• Anne babaların kendilerince tanı koymaması ve besin kısıtlamasına gitmemesi gerekiyor. Gereksiz yere uygulanan kısıtlamalar çocukların büyüme ve gelişimi için çok önemli bir besinden mahrum kalmasına neden olabiliyor.
• Besin alerjilerinin kontrolünde yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi, diyette alerjiye neden olabilecek maddelerin mutlaka kısıtlanmasının yanı sıra bunların yerine konabilecek olanların öğrenilmesi gerekiyor. Bu konuda bir beslenme ve diyet uzmanından yardım almak ebeveynlere yardımcı olabiliyor.
• Özellikle süt, yumurta, fındık ve fıstık, birçok hazır gıdanın içinde kullanıldığı için etiket bilgisi okuma alışkanlığının mutlaka kazanılması gerekiyor.
ADIM ADIM TANI SÜRECİ
Birçok hastalıkta olduğu gibi besin alerjilerinde de hasta hikayesi büyük önem taşıyor. Anlatılanlar sayesinde bazen şüpheli besin kolayca tanımlanabiliyor. Fizik muayenede belirtilerin varlığı kontrol ediliyor. Vücudun savunma sisteminin önemli bir parçasını immünoglobulin E (IgE) molekülleri oluşturuyor. Kan testleri ile şüpheli besinler için vücudun IgE yapıp yapmadığına bakılıyor. Ayrıca deri testi de uygulanıyor. Bunlar hastanın test edilen besin antijenlerine karşı spesifik IgE antikoru oluşturup oluşturmadığını gösteriyor. Tanıda altın standart olarak çift kör plasebo kontrollü besin ‘challenge’ testi uygulanıyor. Bu testin hastane ortamında, oluşabilecek her türlü ciddi reaksiyon göz önünde bulundurularak ve gerekli tedbirler alınarak yapılması gerekiyor. Test, doktor kontrolünde olmak şartıyla şüpheli besinin düşük dozlardan başlayıp, giderek artarak hastaya yedirilmesi ve artan dozlara karşı hastada bir bulgu oluşup oluşmadığının gözlenmesiyle yapılıyor.
http://www.sagliklicocuk.com/