İstekli Olmak
Güzel olarak görülen her şey insanın ilk aşamada hoşuna gider. Bu ilk heyecanla insan bu konu ile ilgili bir şeyler yapar, biraz zaman geçince ise ilk gösterdiği azmi ve şevki gösteremez. Ardından başka bir şeye ilgi gösterir. Bu kez hemen o konuya önem verir. Ancak o konuda da yine aynı neşesini ve şevkini koruyamaz.
Bu davranış şekli insanlarda bir kişilik özelliği haline gelmiştir. Görünüşte zararı olmayan bir özellik gibi görünen bu davranış şekli, insanların kendisini güzel yönde yetiştirmelerine engel olur.
Yüce Allah her insanı vicdanı ile yarattığı için, insan kendisi iyi olanı yapmıyorsa da, iyi ve kötü olanın neler olduğunu görebilecek fıtrattadır. Ayrıca Rabbimiz, insanları güzel olan her şeyden hoşlanacak, ona karşı istek duyacak veya özenecek bir ruhta yaratmıştır. Fakat önemli olan insanın istediği güzelliğe ulaşabilene kadar ilk günkü kadar şevkli, heyecanlı olması ve bunda irade göstermesidir.
Örneğin herkes yardımsever, fedakar, cömert insanlardan çok hoşlanır. Ve bu insanlar gibi olmak ister. Ancak bu güzel özelliklere sahip olabilmek için çaba harcamak, nefisi isteklerinden feragat etmek gerekmektedir.
İnsanın bir konuya karşı hevesli olması güzel bir davranış şeklidir fakat bu asla yeterli değildir. Çünkü insanın dilediği, özendiği konuda başarılı olabilmesi için çok istemesi ve ciddi anlamda çaba göstermesi gerekmektedir. Sadece heves etmek ile insan istediğine ulaşamaz.
İnsanların hedefine ulaşmak için ciddi çaba göstermesi, önüne çıkan bütün engelleri aşmaya çalışması, yalnızca Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanma isteği ile olur. Ancak Allah aşkı, insana bu azmi verir.
Allah’a çok yakın olabilmek, Allah’ın razı olduğu, sevdiği bir kulu olabilmek, O’nun emrettikleri ve yasakladıklarına titizlik göstermek, güzel ahlaka sahip olabilmek, her şartta sabırlı ve tevekküllü olabilmek sadece Allah’ın rahmetini ve rızasını kazanma tutkusu ile kazanılabilir. Rabbimiz, insanların isteklerinde ve niyetlerinde samimi olup olmadıklarını bilir. Ve Yüce Rabbimiz, insanların istekleri ölçüsünde gösterdikleri çabaya ve azme karşılığını, en hikmetli şekilde verir.
Anlamamız gereken şudur ki; insan, eğer istediği bir sonuca ulaşamadığını düşünüyorsa, onu ne kadar istediğini gözden geçirmelidir. O konuyu gerçek anlamda ne kadar istediğini, neleri göze alabileceğini, Allah’ın rızası için isteğine ulaşma yolunda neler yaptığını iyice analiz etmelidir.
Ancak her şeyi hayır ve hikmetle Yaratan Rabbimiz, bazen insanların gerçekten isteyerek emek verdiği işleri de sonuca ulaştırmaz. Bu imtihanının bir gereğidir. Eğer bir mümin, gerçekten elinden gelenin hepsini yaptığını düşünüyorsa, Allah’ın istediği şeyi nasip etmemesinde bir hayır olduğunu bilmelidir. Böylece daha samimi, dürüst olmaya ve gösterdiğinden daha fazla gayret göstermeye çalışır. Rabbimiz, bunun karşılığını en güzel şekilde verecektir.
“Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur. Şüphesiz kendi emeği (veya çabası) görülecektir. Sonra ona en eksiksiz karşılık verilecektir.’’ (Necm Suresi, 39-41)
“O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler. Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur. Yüksek bir cennettedir.’’ (Ğaşiye Suresi, 8-10)
“Kim de ahireti ister ve bir mü’min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır.’’ (İsra Suresi, 19)