KERAMET NEDİR?
İslam kültüründe keramet, Allah’ın veli kullarına lütfettiği olağanüstü haller veya olaylardır. Kişinin kendi iradesiyle değil, Allah’ın izni ve takdiriyle olan keramet; mucizeye benzese de, ondan farklıdır. Mucize peygamberliğin ispatı için olur, keramet ise veliliğin bir sonucu olarak görülür.
Peygamberler, peygamberliğini ispatlamak için mucize gösterirler ve gösterdikleri mucizelerle inanmayanlara meydan okurlar. Peygamberlere gönülden bağlı velilerde oluşan kerametlerde ise, herhangi bir meydan okuma söz konusu değildir.
Kuran-ı Kerîm’de keramet kavramı doğrudan geçmemekle birlikte, bazı iyi kullar hakkında harikulâde olaylardan söz edilmiştir. Mesela adı belirtilmeyen birinin, Sebe melikesinin tahtını bir anda Hz. Süleyman’ın yanına getirmesi (bk. Neml 40), Ashâb-ı Kehf’in bir mağarada uzun yıllar uyuduktan sonra tekrar uyanmaları (Kehf 18), Hz. Meryem’in yanında mevsimi dışında yiyeceklerin bulunması (bk. Ali İmran 37) gibi Kuran’da pek çok örnekler vardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından bildirilen, mağarada mahsur kalmış üç kişinin kendi dualarıyla kurtulmaları (bk. Buhari, Müslim); Hz. Ömer’in Medine’de hutbede iken, İran’daki ordu komutanını sesle uyarması, Uhud savaşında cünüp iken şehit olan Ebu Hanzale isimli bir gencin, melekler tarafından yıkanması gibi olaylar da keramet örneklerindendir.
Bir velinin uzak bir yerde olan olayı bilmesi, zaman ve mekân sınırlarını aşması, hasta birini Allah’ın izniyle iyileştirmesi gibi durumlar keramet örneklerindendir. Gerçek veliler, keramete değil, Allah’ın rızasına odaklanır. Bazı veliler, kibirden sakınmak için kerametlerini açıklamazlar. Allah’ın, dilediğine verdiği keramet; kul için övünç kaynağı değil, imtihandır.
Keramet, keramet sahibinin günahsız ve hatasız olduğunu veya gaybı bildiğini de göstermez. İslâm inancına göre, günah işlemekten uzak kalmak anlamına gelen “ismet” sıfatı, vahyin kontrolünde oldukları için sadece peygamberlere ait bir vasıftır. Dolayısıyla veliler için böyle bir masumiyet söz konusu değildir.
Keramet hak olmakla birlikte, halkın bu tür olaylara aşırı merak duymaları ve kimi çevrelerin şeyhlerinin propagandası için keramet konusunu basamak olarak kullanmaları; kerameti, olduğundan farklı sınırlara taşımıştır. Kerametin çekildiği en tehlikeli alanlardan biri de, hiç şüphesiz, salih kişinin gaybı bildiği ve kalpleri okuduğu şeklindeki kanaatlerdir. Oysa gaybı Allah’tan başka hiçbir kimsenin bilmesi mümkün değildir.
Keramet denen olağanüstü olaylar, peygambere gönülden bağlı müminler tarafından görülebilir. Pek çok insanın gördüğü ve gerçekleşen rüyaları, kabul olmuş duaları bile kerametin delilidir. Ancak, en güzel keramet istikamet üzere olmaktır!
(Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, (Din İşleri Yüksek Kurulu, Sorularla İslamiyet, Prof. Dr. Faruk Beşer-Olan ve Üretilen Kerametler, Prof. Dr. Süleyman Ateş-Veliler Kerametlerini Gizlemelidir)
Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni