FITRAT KANUNU NEDİR?
Fıtrat, yatılış kanunu demektir. “Yoktan yaratmak, var etmek” anlamındaki “fetara” kelimesinden gelir. “Halaka” kelimesi de yaratmak demektir; ancak var olandan bir şeyi yaratmaktır. Mesela erkeğin spermi ve kadının yumurtasıyla oluşan yaratmak, halaka; göklerin ve yerin yoktan yaratılışı fetaradır. Yani sıfırdan yaratma “fetara”, bir madde ile yaratmaya “halaka” denir. Hâlik ve Fâtır, Allah’ın güzel isimlerindendir.
Rûm suresinin 30’uncu ayetinde, “O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz” ifadesi yer almaktadır. Kuran dilinde hanîf, her türlü şirk izinden arınmış tevhid inancına teslim olup yalnız Allah’a kulluk eden demektir. Ayette geçen “Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel” ifadesi; din veya hanîf kelimesini açıklamaktadır.
Fıtrat, Allah’ın mahlûkatını, kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir şekilde yaratmasıdır. Araf suresinin 172’inci ayetinde bildirildiğine göre; daha anne karnında iken, Allah ile kulları arasında “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” “Evet, sen bizim Rabbimizsin!” şeklinde bir diyalog yaşanmaktadır. Yani insanlar, daha doğmadan önce Allah’ı bulacak şekilde programlanmaktadır.
Dünyaya geldikten sonra içeriden ve dışarıdan gelen müdahaleler; bilgisayar programını bozan virüsler gibi insan fıtratını olumsuz yönde etkilemektedir. İçeriden nefsi onu isyan ve günaha teşvik ederken; dışarıdan şeytan, ailesi, içinde yaşadığı toplum gibi değişik etkenler onu fıtratından uzaklaştırmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu konuya şöyle işaret etmiştir: “Her doğan insan, fıtrat üzere doğar. Sonra ana babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar” (Buhari, Müslim).
İnsanın fıtrat üzere doğması, her çocuğun mükemmel bir yaratılışla dünyaya gelmesi, yaratılış özelliği itibariyle ve isteyerek hakkı kabul etmeye hazır hâlde yaratılmış olmasıdır. Bu bağlamda her çocuk günahsız, tertemiz doğar ve iyiliğe yönelme eğilimindedir. Kendisine aksi bir yönlendirme bulunmadığı takdirde tevhide, eşi ve benzeri bulunmayan yüce yaratıcısına inanmaya her daim hazırdır.
İnsan belirli bir çevrede doğar, bütün tavır ve hareketleri, inancı ve yaşantısı bu çevre içinde şekillenir. Bu bağlamda Hz. Peygamber (s.a.s) “Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan ve Mecusi yapar” buyurarak çocuğun, içinde doğduğu ailenin inancıyla ve yönlendirmesiyle yetişeceğini belirtmektedir. Ayrıca hadiste anne ve babanın dinî yaşantısındaki etkin rolüne işaret edilmekte, din eğitimi ve öğretimi konusunda anne babaya büyük görevler düştüğünün de altı çizilmektedir.
İslam, fıtrata aykırı olan şeyleri yasaklamaktadır. Bu yasakları çiğnemek, kişinin fıtratında bozulmalara sebep olmaktadır. Ruhumuzu, fıtratımıza uygun şekilde besleyip onun ihtiyaçlarını karşılamamız gerekmektedir.
(Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Kuran Yolu Tefsiri, Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı-Kuran’ı Anlamak, Din İşleri Yüksek Kurulu, Dr. Emine Demil-Fıtrat Hadisi-Diyanet Yayınları)
Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni