Diğer Haberler Son Dakika 

SIRAT-I MUSTAKİM

Sözlükte “anayol, doğru ve apaçık yol” anlamlarına gelen sırat ile “dengeli ve dosdoğru” anlamındaki müstakim kelimelerinden oluşan sırat-ı müstakim “apaçık, dosdoğru ve hak yol” demektir. Kuran-ı Kerimde, pek çok ayette “sırat-ı müstakim” ifadesi yer almaktadır. (Mesela bk. Fatiha 6, Bakara 142 ve 213, Ali İmran 51 ve 101, Nisa 68 ve 175, Maide 16, Enam 39 ve 87, Enam 126 ve 153, Araf 16, Yunus 25, Meryem 36, Hac 54, Yasin 4 ve 61, Zuhruf 43 ve 64, Fetih 2 ve 20 vb.)

       Bu ayetlerin bir kısmında Allah’ın doğru yol ve istikamet üzere olduğu, dilediğini bu yola ileteceğini; peygamberleri ve inananları da doğru yola kendisinin ulaştırdığını bildirmektedir. Bazı ayetlerde ise, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) insanları doğru yola davet ettiği ve Kuran’ın insanı doğru yola ilettiği vurgulanırken; şeytanın, doğru yola girilmesine engel olmaya çalıştığı ifade edilmektedir. Aynı ayet grubunda Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak, O’na kulluk etmek ve Peygamber’e uymak vb. sırat-ı müstakim üzere olmanın temel ilkeleri şeklinde zikredilmiştir.

       Sırat-ı müstakim ifadesinin Kuran’da ilk olarak geçtiği yer Fatiha suresidir. “Bizi dosdoğru yola; kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil” ayet-i kerimelerinde, kendilerine nimet verilenlerin yolu olarak nitelendirilmektedir. Fatiha suresinde geçen sırat-ı müstakim “kendilerine nimet verilenlerin yolu” şeklinde açıklanmıştır. Bu ifade, ilâhî nimete mazhar kılınanların takip ettiği yolun özelliklerini belirten ayetle (Nisâ 69) birlikte değerlendirildiğinde sırat-ı müstakimin; peygamberlerin, doğruların, şehitlerin ve sâlihlerin yolu olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre sırat-ı müstakime “dinde öncülerin takip ettiği yol” anlamı da verilebilir.

       Namazını hakkıyla eda eden bir mümin, her gün farz namazlarda on yedi, sünnetlerle birlikte ise toplam kırk defa Fatiha suresini okuyarak sürekli sırat-ı müstakim üzere olmayı Rabbinden istemektedir. Aslında Rabbimizin bizlere öğrettiği bu dua, O’nun kullarına bir irşat ve uyarısıdır. Eğer insan kendi kendisine yeterli olsaydı, doğru yolu görmesi ve bulması için bir başkasına ihtiyacı olmazdı. Yüce Allah, bu talimatı verdiğine göre kula düşen, ilahî emre kulak vermektir.

       Sırat-ı müstakim, “Allah’ın razı olduğu yol” demektir. Bu yol üzere yaşayan kullar, Allah’ın emir ve yasaklarına uyarlar. Dinimizce en büyük günah sayılan şirk günahını işlemezler ve Allah’tan başka ilah edinmezler.

       Sırat-ı Müstakim üzere yaşamak, Peygamber Efendimiz’i örnek almak, O’nun öğütlediği ve sünnetiyle örnek gösterdiği şeyleri kendi hayatımıza uygulamak demektir. Allah’ın razı olduğu yol anlamına gelen sırat-ı müstakimde olan kullar; asla yalan söylemezler, başkasının malına göz dikmezler, kul ve kamu haklarından kaçınırlar vb.

        Hadis kaynaklarında, Rasulüllah’ın teheccüt namazına başlarken yaptığı duada Allah’a, “Sen dilediğini sırat-ı müstakime erdirirsin” şeklinde niyazda bulunduğu nakledilmektedir (Müslim). Ayrıca O’nun, sırat-ı müstakimi Kuran ve İslâm olarak yorumladığı (Tirmizi, Müsnet) rivayet edilmektedir. İbni Mesut şöyle anlatır: “Bir gün Allah Rasulü eliyle bir çizgi çizdi ve “Bu Allah’ın istikamet üzere olan yoludur” dedi. Sonra o çizginin sağına ve soluna bazı çizgiler çizdi. “Bunlar da, her birinin başında o yola davet eden birer şeytanın bulunduğu yollardır” buyurdu. Sonra şu ayeti okudu: “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın…” (Enam 153).

       “İblis dedi ki: “Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım” (Araf 16). Bu ayet-i kerimeden anladığımıza göre; şeytan, en güzel yaşayış tarzı demek olan sırat-ı müstakimden müminleri saptıracağına ant içmiş, Allah da bu şekilde kötü niyet taşıyan ve kötü planlar peşinde olan şeytanı “yerilmiş ve kovulmuş” bir mahlûk sayarak bulunduğu makamdan uzaklaştırmıştır. Bu durum, İblis’in Allah’a isyan etmesinin bir sonucu olduğu kadar, insanları kıskanıp onlar hakkında kötü emeller beslemesinin de bir cezasıdır. Demek ki, insanları kıskanıp onlar hakkında zararlı fikirler taşımak, huzur ve mutluluklarını bozacak planlar peşinde olmak şeytani bir niyet ve davranış olup Allah katında çok ağır cezası olacaktır.

       Sırat-ı müstakim, Kuran ve peygamberlerin yoludur. Allah’a verdikleri sözden bir an olsun ayrılmayan, sadakatle sembolleşen sıddıkların yoludur. Sırat-ı müstakim, salih amel işleyenlerin, ilahi lütuf ve nimetlere talip olanların yoludur. Sırat-ı müstakimde sadece bir olan Allah’a kulluk vardır. Hayatı O’nun emir ve yasaklarına göre yaşamak vardır. Allah Resulünü sevmek ve O’na gönülden tabi olmak vardır. O’nun gibi dosdoğru, emin, güvenilir ve yüce bir ahlak üzere olmak vardır. Kısaca sırat-ı müstakim, müminler için İslâm dışı her türlü inançtan, Kuran ve sünnete aykırı davranışlardan uzak durarak yaşamını sürdürme idealidir.

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Kuran Yolu Tefsiri, Kayseri Müftüsü Doç. Dr. Şahin Güven, Münih Lindenberg Camii Din Görevlisi Abdullah Mercimekoğlu)

Hazırlayan: Bahtiyar BUDAK–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler