Resullü Köyüne Özlem
Kapısında çeşmesi
Şırıl şırıl akardı
Anacığım yollara
Üzgün üzgün bakardı
Sisdağı’nın başında
İfak İfak yapılar
Anam oradan gitti
Issızladı kapılar
Kapısında armudu
Urdan kestiler dudu
Hala vazgeçemedik
Uralardan umudu
Aşamadım dağları
Dağlar olmuş Karabuz
Anacığım Şehriban
Kaldı urda yalanuz
Ha buradan oyana
Gel gidelim Mine’ye
Anamın atkusunu
Vermiştik Emine’ye
Varıp da alamadım
Bakkaldan bir avuç tuz
Mustafa gitti urdan
Şakir kaldı yalanuz
Oturdum da izledim
Tütmüyu bacaları
Hep dağıldı uradan
Anamın uşakları
Allah’ım ben nedeyim
Bulamadım obamı
Çok erkenden kaybettik
İsmail’le babamı
Sisdağı’nın başında
Yeşeriyu ifteri
Çıkın gelin e babam
Çok özledik sizleri
Bizim dereye akar
Karşı köyün deresi
Kesildi kapılardan
Ayşe Gelin’in sesi
Bizim ordan görülür
Şahmeliğin tepesi
Adil gitti oradan
Kesildi motor sesi
Giydiğim ayakkabım
Ayağıma dar ıdı
Karşıki apartmanda
Teyzemler de var ıdı
Usta ne güzel yapmış
Ne de güzel ne de hoş
Herkes uradan gitti
Mahalle kaldı bomboş
Şakir’imin kızları
Pencereden bakıyu
Herkes oradan gitti
Çeşme gene akıyu
Havva Budak Zaman’dan alınmıştır. Yaklaşık 40 yıl önce köyünden ayrılan; Fatma – Ahmet Budak kızı, köyün meşhur ebesi Şerfe Nene torunu Havva Budak Zaman hasret ve vefa yüklü duygularını, Resullü Tepe mahallesindeki komşuları ve aile bireyleri nezdinde dile getirmiştir