BEŞ BİLİNMEYEN (MUĞAYYEBAT-I HAMSE)
Gelecek konusunun tartışmalı meselelerinden biri de, “muğayyebât-ı hamse” yani “beş bilinmeyen” meselesidir. Lokman suresinin 34’üncü ayetinde geçen beş husus, Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından “Gaybın anahtarları” şeklinde nitelendirilmiştir. İlgili ayet şöyle der: “Kıyamet saati hakkındaki bilgi yalnız Allah’ın katındadır; O, yağmuru yağdırmakta; rahimlerdekini bilmektedir. Hiç kimse yarın ne elde edeceğini bilemez; hiç kimse nerede öleceğini bilemez; ama Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır” (Lokman 34).
Bu beş husustan “O, yağmuru yağdırmakta, rahimlerdekini bilmektedir” ifadesi dışındakiler arasında herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir. Hiç kimse, “bu hususları biz de biliyoruz. Öyleyse bunlar gayb değildir” diyemez. “Yağmuru O indirir” ve “rahimlerde olanı bilir” hususları ise, “Acaba bunları sadece Allah mı bilir? Yoksa bazı insanlar da bilebilirler mi?” şeklinde değerlendirmelere konu olmaktadırlar.
Günümüzde bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler, yağmurun ne zaman yağacağı ve rahimde bulunan ceninin durumu hakkında önceden bilgi sahibi olma imkânını sağlamıştır. Bomba atmak suretiyle yağmur yağdırma da ayette kastedilen mana ile çelişmez. Çünkü tabiatın işleyişiyle ilgili olarak Allah’ın koyduğu kanunlara göre hareket edilmesi, O’nun alanına müdahale anlamına gelmez.
Sun’i bombalarla yağmur yağdırma teşebbüsleri “yağmuru insanlar da yağdırabiliyor” anlamına gelmez. Bu tür teşebbüsler, yağmurun oluşması için gerekli kanunları bulup onlardan istifade etmeye çalışmaktan ibarettir. Yoksa hiç yoktan yağmur indirmek değildir. Yine meteoroloji uzmanlarının yaptığı, atmosferde meydana gelen şartları tespit edip tahminde bulunmaktır. Dolayısıyla, bu tespit gaybda olanı tespit değil, şehadete çıkmış olanı göstermektir. Bunun bir benzerini asırlardır romatizmalı kişiler de yapmakta, bir gün önceden yağmurun geleceğini hissedebilmektedirler. Ayet, yağmurun belli bir kanuna bağlanmadığını gösterir. Güneşi belli bir kanunla her gün bizlere gösteren İlâhî irade, yağmuru böyle bir kanuna bağlı kılmamıştır. Dilediği yere bol verir, dilediği yere az verir. Dilediği zaman rahmet olarak indirir, dilediği zaman ise sele çevirir.
“Rahimlerde olanı bilir” ayeti, “Rahimlerde olanın kız mı erkek mi olduğunu ancak Allah bilir” dememektedir. Fakat bazı müfessirler ayetin açıklanmasında bunu da kaydettiklerinden ayetin manası halk arasında “Ana rahmindeki ceninin kız veya erkek olduğunu ancak Allah bilir” şeklinde yerleşmiştir. Tefsircilerin yaptıkları yorum, sadece erkeklik – dişilik açısından olmayıp “iyi bir insan mı kötü bir insan mı, tek mi çift mi, sağlam mı hasta mı ve bunlar dışındaki diğer durumları Allah bilir” şeklindedir.
Görüldüğü gibi bu hususlar, çocuğun kader programına kadar şümulü olan bir açıklamayı içermektedir. Çünkü rahimdeki ceninin kız veya erkek oluşu, onun sadece bir özelliğidir. Hâlbuki onun kader programı milyarlarca ihtimali bünyesinde barındırmaktadır. Röntgen ve ultrasonla, ceninin yüzünün siması bile bilinemezken; ondaki diğer insanlardan farklılık arz eden kabiliyetlerinin bilinmesi elbette mümkün değildir.
Bu değerlendirmeler ışığında, “yağmurun inişi” ve “ceninin keyfiyeti” meselesini gayba dâhil etmekte bir mahzur görmüyoruz. Bu ikisini de gayba dâhil eden hadisi, “sahih değildir” gerekçesiyle reddetmek yerine, sahih bir mananın tercümanı olarak kabul ediyoruz.
Cebrail (a.s.), kıyametin ne zaman kopacağını sorunca, Hz. Peygamber (a.s.); “Bu hususta, sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Bunlar Allah’tan başka hiç kimsenin bilmediği beş husustur. Kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allah bilir. Yağmuru o indirir, rahimlerde olanı O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını ve nerede öleceğini bilemez” buyurunca Cebrail, “Doğru söyledin” diye cevap verdi. (Ebu Davud – Kurtubî Tefsiri)
Halife Mansur, bir gece rüyasında ölüm meleğini görüp, ne kadar yaşayacağını sorar. O da, beş parmağını gösterir. Tabircilerden kimi beş yıl, kimi beş ay, kimi beş gün yaşayacaksın derler. İmam-ı Azam, “Ölüm meleği, “Ben bunu bilmem. Bu, Lokman suresindeki bilinmeyen beş gaybdan biridir” demek istemiştir” buyurur. (Medârik Tefsiri)
Bugün ultrasonla veya başka yolla çocuğun cinsiyetinin tespiti gayb değildir. Bilinen bir şeyin gösterilmesidir. Âletlerle yağmurun gelişini görüp, “yarın yağmur yağacak” diye tahminde bulunmak da gaybı bilmek değildir. Eve doğru gelen adamı pencereden görüp “Biri geliyor” demek, gaybı bilmek olmaz. Yağmur bulutlarının geldiğini görmek de bunun gibidir. Görmeden bilmek, gaybı bilmek olur. Bir duvarın arkasındaki şeyler, bize göre gayb ise de, bir âletle görebiliyorsak, o gayb olmaktan çıkar.
Eski tefsirlerin çoğunda, Lokman suresinin 34’üncü ayetine dayanılarak; kıyametin ne zaman kopacağını, yağmurun ne zaman yağacağını, rahimlerdeki bebeğin cinsiyetinin ve ten renginin ne olduğunu, insanın gelecekte ne gibi durumlarla karşılaşacağını ve ne zaman nerede öleceğini Allah’tan başkasının bilemeyeceği ileri sürülmüş, dolayısıyla bunlara “muğayyebât-ı hamse” (beş bilinmeyen) denilmiştir. Hâlbuki ayette, diğer üç konudaki bilginin yalnız Allah’a mahsus olduğu açıkça belirtilirken; yağmurun vakti ve henüz doğmamış olan bebeğin cinsiyeti ve özellikleri hakkında böyle bir sınırlamaya yer verilmemiştir. Bu da belirtilen iki konuda insanların önceden bilgi sahibi olabileceklerini gösterir.
Bu beş konudan üçünü (kıyametin ne zaman kopacağını, insanın gelecekte başına nelerin geleceğini ve nerede öleceğini) Allah’tan başkasının bilemeyeceği ayette kesin bir dil ile ifade edilmiştir. Buna rağmen, zaman zaman bazı şarlatanlar, kâhinler, gayb bilicileri “şu gün kıyamet kopacak” dediler, hepsi yalan çıktı. İnsanları dünyada ve ahirette saadete kavuşturacak ve kurtaracak olan İslam’dır. İslam ise, insanın hayatında ancak Allah Rasulü’nün yolunu izlemek, ahlakı ile ahlaklanmak, başkalarının söz ve davranışlarını da bu ölçüye vurarak değerlendirmek suretiyle gerçekleşir.
(Yararlanılan Kaynaklar: TDV Kuran Yolu Tefsiri, TDV İslâm Ansiklopedisi, Sorularla İslamiyet-Muğayyebât-ı Hamse, Ahmet Tunalılar-Beş Gaybın Mahiyeti)
Hazırlayan: Bahtiyar Budak-Emekli Edebiyat Öğretmeni