Hiperaktivite Yaramazlık Değildir

Ebeveynler hiperaktivite ile yaramazlığı karıştırabiliyorlar. Oysa hiperaktive çocuğun gelişim sürecine uygun olmayacak şekilde hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat eksikliği şeklinde ortaya çıkar ve bu çocukların desteğe ihtiyaçları vardır.

Belirtiler küçük yaşlarda, huysuzluk, uyku düzensizliği ve huzursuzluk olarak görülür. Erkeklerde kızlara oranla 3-4 kat daha fazla görülen hiperaktivite, bazı sorunlarla kendini gösterir.  Bu konuda gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra tanı konubilmektedir. Bunun için  çocukta  yedi yaşından önce aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat eksikliğinin olması beklenir.

Hiperaktivitenin nedenleri

Kalıtım: Hiperaktivite belirtileri görülen çocukların birinci derecede yakınlarında aynı sorunların görülme sıklığı daha yüksektir.

Çevresel etkiler: Eğer çocukta genetik bir yatkınlık varsa ve çevresel etkenler de bu anlamda tetikleyici ise, hiperaktivite ortaya çıkabilir. Dış etkenler daha zidaye, ailenin tutumları ve hamilelikte kullanılan ilaçlardır.

Hiperaktivite çeşitleri

Dikkat eksikliğinin yoğun olduğu tip: Bu çocuklarda aşırı hareket durumu görülmez ancak, dikkat sürelerinin kısalığından okul başarısında sorun yaşayabilirler.

Hiperaktivite ve ataklığın yoğun olduğu tip: Bu tiplerde dikkat eksikliği daha az görülür buna karşın, aşırı hareket söz konusudur. Aşırı hareket nedeniyle okul başarısında düşme görülebilir.

Bileşik tip: Hiperaktivitenin atak durumu ve dikkat eksikliğiyle birlikte görüldüğü durumdur.

Neler yapılabilir?

Çocukta hiperaktivite teşhisi konulmuşsa, aile, öğretmen  ve uzman işbirliği halinde çalışmalıdır.

Anne baba çocuğun davranışlarının, yaşadığı soruna bağlı olduğunu kabul etmeli ve onu aşağılayıcı söz ve eylemlerden uzak durmalıdırlar.

Ev içinde bazı kurallar konulmalı ve çocuk bu kurallara uyması için teşvik edilmelidir.

Çocuk sık sık ödüllendirilmeli ve olumlu davranışlarının pekişmesi için takdir edilmelidir.

Öğretmen çocuğu tahtaya yakın bir yere oturtmalı ve sık sık soru sorarak yönlendirmelidir.

Çocuğun performansı değil çabası desteklenmeli ve olumlu geri bildirimler verilmelidir.

Aile çocuğun tedavisini doktor kontrolünde sürdürmeli ve doktorun tavsiyelerini dikkate almalıdır.

Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz

Eşyalarla yiyeceklerle, hava durumuyla, taşıtlarla ve insanlarla olan tüm ilişkileriniz, aslında kendinizle olan ilişkilerinizi yansıtır. Nesnelerle ilişki kurmayı ve nerede nasıl davranacağınızı çocuklukta öğrenirsiniz. Çocuklukta şekillenen ilişki modeliniz, hayatınızın bir parçası olur ve insanlarla olan  ilişkilerinizin bir uzantısı haline gelir. Özellikle anne babanın bir bütün olarak davranışları iç dünyanızda aktiftir ve davranışlarınıza yön verir.

İç dünyaya kısa bir yolculuk yapsanız, kullandığınız sözcüklerin, olaylara karşı geliştirdiğiniz tepkilerin  anne babanızın tepkilerine benzediğini görürsünüz. Aşağı yukarı anne babanızın kullandığı sözcükleri kullanırsınız. Onların size davrandığı gibi davranır ve ya kendinizi sever ya da kendinizden uzaklaşırsınız.  Eğer sizi takdir etmişlerse siz de kendinizi takdir edersiniz, yermişlerse  kendinizi değersiz hissedersiniz. Bütün bunlar sizi dar bir kapana kıstırır ve burada kalırsınız. Elbette ebeveynlerimizden etkileniriz, onların olumlu taraflarını taklit ederiz ancak yaşadığımız sorunları onların sırtına yükleyerek kendimizi değiştirmekten de vazgeçmemeliyiz.  Yani istersek gerektiği yerde bu kapanı aralar ve kendimiz olabiliriz.

Uzakta aramayın

Hindistan Sind Havzasında, bir çiftlikte çok mutlu ve zengin bir aile yaşıyormuş. Bu ailenin huzuru zenginliğinden değil kanaatkarlığından geliyormuş. Bir gün çiftliğe Hintli bir gezgin gelmiş. Çiftliğin sahibinin adı hafızmış. Gezgin, Hafız’ın önüne oturmuş ve madenlerin oluşumundan bahsetmiş. En erken oluşan madenin en değersiz en geç oluşan madenin yani elmasın en değerli maden olduğunu anlatmış. Hafız gece boyunca elmasları o kadar çok düşünmüş ki, gece rüyasına girmiş. Ertesi sabah hemen gezginin yanına gidip ben nasıl elmas bulabilirim? Diye sormuş.  Gezgin hayretle ne yapacaksın diye sormuş. Hafız Elmas aramaya gideceğim demiş. Gezgin elmas bulmak için dağların zirvelerinde arayışa çıkması gerektiğini anlatmış. Elmas arama kararını veren hafız, çiftliğini satarak eşi ve çocuklarını komşusuna emanet etmiş yola çıkmış. Asya’da Avrupa’da Himalayalar’rda, Anadolu’da, Avrupa’da Filistin’de elmas aramış fakat bulamamış. Bütün parası bitmiş ve dilencilik yapmaya başlamış. Bir gün aç ve sefil bir şekilde Barselona’da Akdeniz’in kenarında yürürken dengesini kaybederek düşmüş ve ölmüş.

Öte yandan hafızın sattığı çiftlikte develerden biri su içerken sahibi su içtiği yerde siyah bir taş görmüş ve taşı alıp evine götürmüş. Gezgin tekrar ziyarete geldiğinde o taşı görmüş ve heyecanla Hafız geldi mi? Diye sormuş. Hayır cevabını alınca, peki ya bu elmas nereden geldi diye sormuş. Çiftliğin sahibi onu derede buldum, o elmas değil, değersiz bir taş demiş. Gezgin çiftçiye bu basit bir taş değil, bu bir elmas demiş. Hep birlikte gidip dereyi kazdıklarında dünyanın en zengin elmas tarlalarını keşfetmişler. Yıllarca İngiliz Kraliçelerinin taçlarını süsleyen en kaliteli elmaslar işte buradan elde edilmiş.

Hafızın çocukları ise ömür boyu perişan bir halde yaşamaya mahkum olmuşlar. İnsanlar bazen mutluluğu uzaklarda başkalarının elinde sanırlar ve arar dururlar. Oysa mutluluk insanın yakınında içinde ve elindedir. Önemli olan bunu fark etmektir.

Hiperaktivite, yaramazlıktan farklıdır

Yaramazlık yapan bir çocuk, çevreden gelen etkilerle bazı davranışlar gösterebilir. Fakat hiperaktivite de, çocuğu akranlarından ayıran bazı durumlar vardır:

Aşırı hareketliliğin ve dürtüselliğin dış uyaran olmadan ortaya  çıkması.  Çocuğun oturması gereken yerde oturamaması, çok konuşması, unutkanlık ve çevreyle uyum sorununun olması.

Dürtüsellik, yaptığı işin sonunu düşünememe, sabırsızlık, başkalarının konuşmalarını dinlemeden sürekli konuşmak soru sormak.

En son Haberler