Sarımsağın Faydaları

Sarımsak, birçok ülkede üretilmekte, bu ülkelerin ihracat ve ithalatında önemli bir yer tutmaktadır. Sarımsağın üretimi, emek yoğun bir faaliyet olması nedeniyle bir çok ürüne göre daha az gerçekleşmektedir.

Neolitik çağdan bu yana, dünyadaki hemen her kültüre ait insanlar tarafından bilinen sarımsağa ilişkin en eski yazılı bilgiler, Sümerlilerin M.Ö. 2600-2100 yıllarına tarihlenen tabletlerine dayanmaktadır. Sümerlilerle başlayan bu serüvenin yayılma yönüne göre sarımsağın, önce İndus Vadisi’ne, ardından da Çin’e ulaştığı anlaşılmaktadır. Buradan da Kore yoluyla Japonya’ya girmiş ve Japonlar bu bitkiyi soğuk algınlığının tedavisinde kullanmışlardır.

Osmanlı tarihinde de sarımsağın tedavi edici yönü konusunda kayıtlar bulunmaktadır. Padişah 4. Mehmet’in Hekimbaşı olan Nasrullah oğlu Salih, 17. y.y.’ın ikinci yarısında yazmış olduğu bir eserde, sarımsağın özellikle kış aylarında gülsuyu ile beraber yenilmesi halinde, bağırsak parazitleri, ishal, yılan ve akrep sokması, kuduz köpek ısırması gibi rahatsızlıklara iyi geleceğini bildirmiştir.

Sarımsak doğal bir ilaç

Yapılan araştırmalara göre sarımsak, ölümlere sebep olan atardamar kireçlenmesine iyi geliyor, yara ve çıbanları iyileştiriyor, krampları yok ediyor. Akciğeri, karaciğeri, safra kesesini ve kalbi kuvvetlendiriyor. Bağırsak kurtlarını ve diğer parazitleri öldürüyor. Mide ve bağırsakları dezenfekte ediyor. zararlı bakterileri yok ediyor. İştahı açıyor. Nezleyi yok ediyor. nefes borusu rahatsızlıklarına, bronşite çok iyi geliyor. Tansiyonu düşürüyor. Ateşi düşürüyor. Bağırsak gazlarını ortadan kaldırıyor. Grip mikrobunu öldürerek vücudu bu hastalığa karşı koruyor. İdrar yollarında taş oluşumunu engelliyor. Kalp adalelerini güçlendiriyor.

Adeta doğal bir ilaç ve besin deposu olan sarımsak, bedenin bağışıklık sistemini uyarır, yani antibiyotiklere benzer etkiler yaparak bedendeki enfeksiyonlara karşı savaşıyor. Nezle, soğuk algınlığı, uçuk; mide, bağırsak ve mantar iltihapları, Arpacık gibi bakteri, virüs ve mantarların oluşturduğu enfeksiyonları iyileştiriyor.

Sarımsak aynı zamanda günümüz insanının en çok yakındığı, kolesterolü düşürür. Yapılan araştırmalar, günde iki diş sarımsak yiyen kişilerin kolesterol düzeyinde, kısa dönemde ’luk düşüşlerin gerçekleştiğini ortaya koymuştur.

Sarımsak, kanı sulandırır ve kan dolaşımını hızlandırır: Bu sayede sarmısak, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olabilecek damar tıkanıklıklarını önler.

Yüksek tansiyonu düşürür: Araştırmalar, makul düzeyde sarımsak alımının bile bu etkiyi sağladığını göstermektedir:

Sarmısak, kan sekerinin düzeyini düşürür: Bu sayede bazı şeker hastalarına sarımsak yemenin iyi geldiği yapılan bilimsel araştırmalarla saptanmıştır.

Bedenin kansere yakalanma rizkini azaltır. Yapılan araştırmalarda sarımsak tüketen kişilerde, özellikle Mide kanserine yakalanma tehlikesinin azaldığı belirlenmiştir.

Sarımsak kronik bronşiti önler, gaz etkisini azaltır.

Balgam, idrar, safra ve gaz söktürücüdür.

İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için, sarımsağın diyetimize katılması ve günde iki diş sarımsak yenmesi gerekir. Daha fazla tüketilmesi sarımsağın yararını artırmaz. Ayrıca sarımsağın yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi sağlığa yararlı etkilerini azaltmaktadır. Kokusundan şikâyetçi olanlar sarımsak kapsüllerinden faydalanabilirler.

İslam’ın ilk yıllarında çalışan kadınlar

İslam’ın ilk yıllarında kadınlar, ebelik, ticaret ve hastaların tedavileri gibi işlerde çalışıyorlar ve topluma faydalı oluyorlardı. Bu dönem kadınlardan, Rufeyde el-Eslemiyye’nin Mescid’i Nebi’nin yakınında hastane olarak kullandığı bir çadırı vardı orada yaralıları tek başına tedavi ediyordu. Sad b. Muaz, Hendek savaşında yaralandığında Hazret-i Peygamber, Sad’ı Rufeyde’nin çadırına götürün ki onu ziyaret edeyim demişlerdi. O dönem bu çadırda pek çok kişi tedavi olmuştur.

İslam’ın ilk yıllarında, kadınların iplik eğirmelerine, örgücülük yapmalarına çok önem veriliyordu. Sanki, ip eğirmek kadınla bütünleşmişti. Hazreti Peygamber “ip eğirmek mümin kadın için ne güzel bir eğlencedir” buyurmuştur. Burada kadın hem evinde çocuğunun yanında bulunuyor hem de çalışarak insanlara faydalı oluyordu. Hazret-i Peygamber’in zevcelerinden Ümmü Seleme sürekli ip eğirir, örgü örerdi. Bunu söz konusu edenlere de, ip şeytanı kovar nefsin vesveselerini giderir derdi. Bu Efendimize anlatıldığında Allah’ın Resülü kadınlara hitaben “ecri en büyük olanınız yumağı en uzun olanınızdır” buyurmuştur.

Örgücülük: Efendimiz zamanında kadınlar örgü ile meşgul oluyorlardı. Hatta bir kadının kendi ördüğü bir hırkayı Efendimize hediye ettiği biliniyor.

Dikiş: Hazret-i Peygamber zamanında, kadınlar dikişlerini kendileri dikerler, yırtılan elbiselerini yamarlardı. Rivayete göre Hz. Ayşe elbiselerini kendisi yamardı.

Ev işleri: Sahabe döneminde kadınlar evin işleriyle ve çocukların bakımıyla meşgul oluyorlardı. Bazı kadınlar da boyama işleriyle uğraşırlardı. Çobanlık yapan hanımlar da vardı.

Emziricilik: İslamın ilk dönemlerinde bazı kadınlar başkalarının çocuklarını emzirerek geçimlerini sağlıyorlardu. Bu aynı zamanda sosyal dayanışmayı güçlendiriyor ve insanları birbirine yaklaştırıyordu. Efendimiz de süt annede büyümüş ve buradan dedesine teslim edilmişti.

Kadınlardan Esma bnt. Muharrime ise koku satıcısıdır. Oğlu Abdullah ona Yemen’den koku gönderirdi o da kokuları Medine’de satardı. Kayle el-Enmariyye ise satıcılık yapan bir kadındı. Aynı zamanda Ömer B. Abdulaziz’i yetiştiren kadın da bir süt satıcısı kadının kızıydı. Sahabe zamanında, gelinleri ve kadınları süsleme işiyle uğraşan hanımlar da vardı. Bu dönem kadınlardan ebelik yapan, dikiş diken ticaretle meşgul olan, hastaları ziyaret eden, savaşlarda su taşıyan kadınlar, toplum içinde aktif olarak rol alıyorlar ve sorumluluklarını yerine getiriyorlardı.

En son Haberler