Diğer Haberler Son Dakika 

RAMAZAN AYI, ALLAH’IN BİZLERE LÜTFUDUR!

       Ramazan ayı, Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ayıdır. Çünkü insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran Kuran bu ayda indirilmeye başlamıştır. Yine Kuran’ın ifadesiyle “bin aydan daha hayırlı olan” Kadir gecesinin içinde bulunduğu bu ayda, iman edenlere oruç farz kılınmıştır.

       Ramazan ayı, manevi hayatımızda seçkin yeri ve değeri olan bir zaman dilimidir. Dinimizce yüce ve kutsal kabul edilen bu ay, Allah’ın müminlere sunduğu büyük bir ihsanı ve nimetidir. Hac ibadeti hariç, İslam’ın beş temel prensibinden dördünün eda edildiği ve ibadetlerle süslendiği müstesna bir aydır.

       Kuran’ın indirilmeye başlandığı bu ayda gücü yetenlerin oruç tutarak; oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin de, imkânı varsa, fidyesini vererek; Kuran’ın yeryüzüne indirilişinin, yani son peygamber ve vahiyle buluşmanın şükrünü eda etmeye çalışırlar. Bu ayda oruç tutularak, Kuran nimetine kavuşmanın sevinci bayram havasında yaşanır.

      Orucun farz kılındığı bildirilen ayetin (Bakara 183) sonunda “Umulur ki takvaya ulaşırsınız” ifadesi vardır. Takva, günahlardan uzak durmak, günaha girmemek için çaba göstermektir. Ayette “Umulur ki” ifadesiyle ihtimalli bir kavram kullanılmıştır. Çünkü her oruç turtan, takvayı elde edemez. Oruç, gündüz süresini kapsayan devamlı bir ibadet halidir. Dolayısıyla bütün azaların oruçlu olması gerekir.

       Ramazan ayına erişmenin şükrü olarak fıtır sadakası verilir. Fıtır sadakasının oruç tutup tutmamayla ilgisi yoktur; hatta bayram namazından önce doğan çocuklar için de fıtır sadakası verilmelidir. Sadaka, Allah’a sadık olmanın bir göstergesidir. Ramazan ayında doruğa çıkan infak sayesinde Allah’a yaklaşılır.

       İnsanı kötülüklerden uzaklaştırdığı bildirilen (bk. Ankebût 45) namaz ibadeti de bu ayda daha yoğunlaşarak inananların yücelmelerini sağlar. Bu ayda, yatsı namazından sonra teravih namazı, yine sahura kalktığımızda imsakten önce teheccüd namazı kılmak gibi fırsatlarımız da vardır. Bu zaman dilimlerini iyi değerlendirmek gerekir.

       Kuran’da “zekâtı verin” emrinin hemen ardından, “namazı kılın” emrinin otuz kadar yerde geçmesi, bu iki ibadetin insan üzerinde meydana getirdiği müşterek etkiye işaret etmektedir. Namaz, oruç ve hac ibadetleri beden nimetinin şükrü; zekât ise mal nimetinin şükrüdür.

       Yılın her anında yapılabilen zekât ödemeleri de, bu ayda yoğunlaşır.  Zenginlerin malından Allah’ın fakirlere ayırdığı bir hak olan zekât (bk. Zariyat 19); bir anlamıyla da arınmaktır. Zekât, zengini bencillikten arındırdığı gibi fakiri de kıskançlıktan ve zengine düşman olmaktan arındırır. Dolayısıyla zekât, temiz bir toplumun oluşmasını sağlar.

       Hepimizin, infak yapabilme imkânı vardır. Anne-babaya ikramda bulunmak, ailesini kimseye muhtaç etmemek en büyük infaktır. İkramda bulunmak da infaktır. Hz. Peygamber’in (s.a.s) ifadesiyle insanlara güler yüzlü davranmak bile sadakadır.

       Bizleri bu aya ulaştıran Rabbimize sonsuz hamd; ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Peygamberimiz’e salat ve selam ediyoruz! Sevdiklerimizle birlikte sağlıklı ve mutlu olarak nice ramazanlara ulaşabilme ve hakkını vererek uğurlayabilmemiz temennisiyle cuma ve oruç bayramımızı kutluyor, sizleri selamlıyorum.

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Kuran Yolu Tefsiri, Prof. Dr. Ali Akpınar-İnfak)

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler

Sen de Yorum Yapabilirsin

Teşekkürler.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.