İSTİNCÂ VE İSTİBRÂ (ABDEST ÖNCESİ TAHARET)
Büyük abdestten sonra temizlenmeye istincâ, küçük abdestten sonra temizlenmeye de istibrâ denir. Tuvalet temizliğinde esas olan, temizliğin suyla yapılmasıdır. Taharet esnasında sağ eli kullanmamak, tuvalet terbiyesine dair Hz. Peygamber’den (s.a.s.) öğrendiğimiz bir husustur. Tuvalet sonrası elleri yıkamak da, gündelik yaşama ilişkin nebevî sünnetin önemli bir alışkanlığını oluşturur.
Tuvalet ihtiyacını giderirken Kâbe yönüne dönmemek ve kıbleyi arkaya almamak da konuya ilişkin nebevî bir uyarıdır. Hz. Peygamber, “Büyük veya küçük abdest bozarken kıbleyi önünüze ve arkanıza almayın” buyurmuş; böyle bir durumda kıblenin sağ veya sol yana alınmasını tembihlemiştir. Ancak bu yasak, daha çok açık arazide ihtiyaç gidermeyle alâkalı olduğu belirtilmiştir.
Binalarda, tuvaletlerin mevcut şekilleriyle kullanılabileceğini, özellikle günümüz itibariyle bunun kaçınılmaz olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte, bina planında bu konunun dikkate alınması, dinî duyarlığın bir gereğidir.
Tuvalete giden kimse, girdiği tuvaleti nasıl bulmak istiyorsa, çıkarken de aynı titizlik içerisinde terk etmeli; beden temizliğine gösterdiği dikkati, tuvalet konusunda da devam ettirmelidir. Evinde tuvaleti kullanırken gösterdiği özeni, umuma açık tuvaletlerde de göstermek Müslüman’ın ahlâkı olmalıdır.
Peygamberimiz, yaratılış gereği son derece tabiî olan tuvalet ihtiyacını rahatlıkla giderebilmenin bir nimet olduğuna dikkat çekerdi. Her ânını şükür ve dua ile donatan Allah Rasûlü; tuvalete girerken de, tuvaletten çıktıktan sonra da dua ederdi. Rivayetlere göre, genellikle tuvalete girerken, “Allah’ım! Her türlü pislikten ve necasetten sana sığınırım”; tuvaletten çıktıktan sonra da, “Üzerimden sıkıntıyı kaldıran ve bana afiyet veren Allah’a hamdolsun” derdi. En azından, tuvalete girmeden önce besmele okunmalı, çıktıktan sonra da “elhamdülillah” denmelidir.
İstincânın Allah indindeki kıymet ve ehemmiyetini göstermesi bakımından İbn-i Abbas ve Ebu Hureyre’den gelen şu rivayet dikkat çekicidir: “Kübalılar hakkında “Orada temizlenmeyi seven adamlar var” (Tevbe 108) mealindeki ayet nazil olunca; Rasûl-i Ekrem onlara, “Allah sizi neden övüyor?” diye sordu. Onlar da, “Biz def-i hacetten sonra su ile temizlenir, istincâ yaparız” dediler.
Rivayetlere göre; “Rasûlüllah giyinirken sağdan giyinir, ayakkabısını ve elbisesini çıkarırken soldan çıkarırdı. Mescide sağ ayağıyla girer, sol ayağıyla çıkardı…” Hadiste camiye, eve, işyerine sağ ayakla girip sol ayakla çıkmak; tuvalet ve banyo gibi yerlere sol ayakla girip sağ ayakla çıkmak öğütleniyor.
Tıbben, insan yürürken baş dönmesi veya baygınlık gibi nedenlerle dengesini kaybedip düşecek olsa; sağ ayağı öndeyse yüzükoyun (ileriye doğru), sol ayağı öndeyse geriye doğru düşer…” Buna göre, dengemiz bozulup da düşecek olursak; cami veya ev gibi yerlerin içine, tuvalet veya banyo gibi yerlerin dışına düşmüş oluruz. Sağ ve sol ayakların kullanımındaki bir sünnette, bunca hikmetler varsa; Allah ve Rasûlü’nün emir ve yasaklarında kim bilir ne hikmetler vardır!
Küçük abdest bozduktan sonra idrar yolunda kalabilecek idrar damla ve sızıntılarının tamamen kesilmesi için bir süre bekledikten sonra vücuttaki idrar sızıntılarını temizleme işlemine fıkıh dilinde “istibrâ” denilir.
Özellikle erkekler açısından istibrâ daha önemlidir. Şayet özür hali söz konusu değilse, vücuttan idrar sızıntısı olduğu sürece abdest geçerli olmaz. Bunun için de idrarın vücuttan iyice çıkmasını beklemek, bu amaçla biraz hareket etmek, yürümek veya öksürmek gerekebilir.
İdrar yaptıktan sonra istibrâya dikkat etmeden abdest alan kişiden; abdestten sonra akıntı gelirse, abdesti bozulur ve yeniden abdest alması gerekir. İdrar sonrası abdest alınmayacak olsa bile, temizlik iyi yapılmadığında geriye kalan idrar sızıntısı elbiseye bulaşacağından bu temizliğe dikkat edilmesi her zaman önemini korumaktadır.
Bununla birlikte, idrarın ardından temizlik yaptıktan sonra sızıntısı olmayan kişilerin, beklemeden hemen abdest almalarında bir sakınca yoktur. İstibrâ ve temizlik konusunda gerekli özeni gösteren kişi, yersiz düşünce ve vesveseye de itibar etmemelidir.
Zorunlu olmadıkça tuvalette konuşmamak ve banyo yapılan yere küçük abdest bozmamak da tuvalet kültürüne dair Rasûlüllah’ın bize öğrettiği edep kuralları arasında yer almaktadır.
Fıkıh kitaplarında eğitim ve ilim aracı olduğu için kâğıdın istibrâ ve istincâda kullanılması doğru bulunmamış ise de; günümüzde iki kâğıt türü birbirinden ayrıldığı ve kâğıdın imal ve temini kolaylaştığı için, özellikle büyük abdest temizliğinde suyun kullanımı ve kurulanma kaçınılmaz olmuştur. Bu itibarla Batı toplumlarında yaygın olduğu şekliyle sadece tuvalet kâğıdı ile temizlenmenin yetersiz olduğunu, su ile temizlik yapıldıktan sonra avret yerinin bez veya tuvalet kâğıdı ile kurulanmasının sağlık ve temizlik açısından daha uygun hatta gerekli olduğunu belirtmek gerekir.
(Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam İlmihali, Din İşleri Yüksek Kurulu, Diyanet Haber-Hadislerle İslam-Temizlik)
Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni