KURAN VE SÜNNETTE NAMAZ BEŞ VAKİTTİR
Nisâ suresinin 103’üncü ayetinde, namazın müminler için vakitleri belli bir fariza olduğu belirtilmiş; kılınacağı vakitlere de Kuran’ın kendine özgü üslûbu içinde açık biçimde veya işaret yoluyla değinilmiştir. Meselâ, Nur suresinin 58’inci ayetinde, sabah (salâtü’l-fecr) ve yatsı (salâtü’l-işâ) namazları ismen zikredilirken; başka ayetlerde diğer vakit namazlarına işaretlerde bulunulmuştur.
Tefsirlerde, Rum suresinin 17 ve 18. ayetlerinde “akşam vaktine eriştiğinizde” ifadesinin akşam ve yatsı namazlarına, “sabah kalktığınızda” ifadesinin sabah namazına, “akşamüstü” ifadesinin ikindi namazına, “öğle vaktine ulaştığınızda” ifadesinin de öğle namazına işaret ettiği belirtilmektedir. Ayrıca namazın farz kılındığı miraç olayının ardından inen İsrâ suresinin 78’inci ayetinde geçen “dülûkü’ş-şems”in öğle ve ikindiyi, “gasaku’l-leyl”in akşam ve yatsıyı, “kurânü’l-fecr”in sabah namazını ifade ettiği belirtilmektedir.
“Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl” mealindeki ayette (Hûd 114); gündüzün iki tarafında kılınması emredilen namazlardan biri sabah namazı, diğeri ise güneş batmadan önceki kısım (taraf) olarak alındığında öğle ve ikindi; battıktan sonraki taraf olarak alındığında akşam ve yatsı olarak yorumlanmıştır. Bakara suresinin 238’inci ayetinde yer alan “orta namaz” (salâtü’l-vüstâ) ifadesiyle ikindi namazının kastedildiği görüşü ağırlıktadır.
Hadis kaynaklarında, miraç hadisesini takip eden günlerde Cebrail’in Kâbe’de Hz. Peygamber’e imamlık yapmak suretiyle beş vakit namazı kıldırdığı, her bir namazın başlangıç ve bitiş vakitlerini uygulamalarıyla gösterdiği ve bunları ayrıca sözlü olarak da açıkladığı kaydedilmiştir (Müslim).
Cuma suresinin 9’uncu âyetinden beş vakit namaz dışında cuma günü (öğle namazı yerine) kılınacak namazın da farz olduğu ve cemaatle kılınması gerektiği anlaşılmaktadır. Teheccüd namazıyla ilgili ayet (Müzzemmil 20) ve bayram namazına delâlet ettiği belirtilen ayetin (Kevser 2) hükmü hakkında ise farklı yorumlar vardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), namazın İslâm’ın beş şartından biri ve amellerin en faziletlisinin vaktinde kılınan namaz olduğunu, kulun kıyamet günü ilk olarak namazdan hesaba çekileceğini bildirmiş; yeni Müslüman olan birine her gün beş vakit namaz kılması gerektiğini söylemiştir. (Buhari, Müslim). Ayrıca, “Namazı benden gördüğünüz gibi kılınız” (Buhari) diyerek, namazların rekât sayılarını ve kılınış şeklini uygulamalarıyla öğretip açıklamıştır. Kendisine bu konuda soru soran bir kişiye, “İki gün bizimle kıl” diyerek onu uygulamalı olarak öğrenmeye yönlendirmiştir (Müslim, İbn Mâce). (Yararlanılan Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi)
“Kaç vakit namaz vardır?” sorusuna DİB Din İşleri Yüksek Kurulu şöyle cevap vermiştir: “Belirli şartları taşıyan Müslümanlara günde beş vakit namazın farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Beş vakit namazın eda edileceği vakitlere ve ne şekilde eda edileceğine Kuran-ı Kerim’in bir kısım ayetlerinde mücmel olarak işaret olunmuş, bu işaretler Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sözlü ve fiili sünnetiyle açıklık kazanmıştır.
Bilindiği üzere Kuran-ı Kerim’deki mücmel (özet olarak anlatılmış) emir ve hükümleri açıklama yetkisi, onu insanlara tebliğle görevli olan Hz. Peygamber’e aittir. O, namazı bizzat kılarak ve kıldırarak nasıl kılınacağını öğrettiği gibi bunların vakitlerini de göstermiştir.
Cebrail, Hz. Peygamber’e gelerek namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak namazın vakitlerini göstermiş, Hz. Peygamber de bunları ashabına bildirmiştir. Diğer taraftan, namazla ilgili Kuran ayetleri ve hadisler bir bütün olarak ele alındığında, namazın beş vakit olduğu açıkça anlaşılır (Bkz. Bakara 238, İsrâ 78, Rum 17-18; Buhari, Tirmizi).”
Bu konuda, Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı şöyle diyor: “Namazın beş vakit olduğu Kuran’ı Kerim’de vardır. Namazın üç vakit olduğunu söyleyenler, Nur suresinin 58’inci ayetinde geçen üç vakti (sabah namazı, öğle ve yatsı namazı) esas almışlardır. Sadece bu ayetle karar verilmez; diğer ayetleri de dikkate almak gerekir. Zaten ayetteki ifadelerden de anlaşılacağı gibi bu üç vakitte, anne babanın yanına izin almadan girilmemesi emredilmektedir: “… Sabah namazından önce, öğle sıcağından dolayı (istirahate çekilirken) elbisenizi çıkardığınızda ve yatsı namazından sonra. Bunlar, örtülmesi gereken yerlerinizin açık bulunabileceği üç vakittir” (Nur 58).
Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni