Diğer Haberler Son Dakika 

5- MERHAMETİN TECELLİSİ, YARATILIŞ GAYESİDİR

İnsanın yaratılış gayesinden biri de, Allah’ın rahmetinin tecellisidir. Kuran’da bildirildiğine göre (Hud 119), insanlar, Allah’ın rahmetinin sonucu olarak yaratılmıştır. Rahmet, Allah’ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmesi, bol bol ihsanda bulunmasıdır. Kuran öncelikli olarak Allah’ın rahmetinden, O’nun Rahman ve Rahim oluşundan söz eder. Rahmet özelliği, O’nun âlemlerin Rabbi ve her şeyin yaratıcısı oluşunun bir gereğidir.

       Merhamet, insanı başkalarına iyilik ve yardım etmeye yönlendiren acıma duygusudur. Bu duygunun da kaynağı Allah’tır. İnsanlardaki merhamet, Allah’ın rahmet ve merhametinin bir tecellisi, bir yansımasıdır. Merhamet, Allah’ın en önemli niteliklerinden biridir. Bu niteliğini ifade eden Rahman ve Rahim adlarının, Kuran’da Allah ve Rab adlarından sonra en çok anılan adlar olması, Allah’ın merhamet niteliğinin önemini ve sonsuzluğunu gösterir.

       “Allah, merhametini yüz parçaya ayırdı; doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle yaratıklar birbirine merhamet eder. Hatta yavrulu hayvan, bir tarafını incitir endişesiyle ayağını yavrusundan sakınır”  (Buhari, Müslim) buyuran Hz. Peygamber (s.a.s), insanların en merhametlisiydi. Cahiliye toplumunu merhametle tanıştıran, merhameti hayatın her alanında yaşanılır kılan en muhteşem örnektir.

       Kuran’da belirtildiği gibi O, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir (bk. Tevbe 128) ve Allah’ın rahmetiyle etrafındakilere daima yumuşak davranmıştır (bk. Ali İmran 159). Cezalandırırken bile insafı ve adaleti elden bırakmayarak asla zulmetmemiştir. Müminlerin de birbirlerine sevgi, şefkat ve merhametle muamele etmelerini tavsiye etmiş; “Merhamet edene, Allah da merhamet eder. Siz yerdeki bütün mahlûkata merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin” (Ebu Davud) buyurmuştur.

       “Belirme, görünme” anlamına gelen tecelli, “gaybî hakikatlerin kalplerde hissedilir hâle gelmesi” şeklinde tarif edilir. Tecelli, daha çok kalp için kullanılır. İlâhî isimlerin ve sıfatların tecellisi en açık bir şekilde insan ruhunda, insan kalbinde görülür. Hz. Peygamber’in ihsanı tarif ederken, “Rabbine, O’nu görüyormuş gibi ibadet et” buyurması, Abdullah b. Ömer’in, “Tavaf esnasında Allah’ı görür gibi olurduk” demesi, bir tecelli örneğidir. Allah’ın tecellisi zâtı ile değil, isim ve sıfatları iledir.

       İnsanı, varlıklar düzeninde en kıymetli yapan sebeplerden biri de, her insanın, Allah’ın güzel isimleri için bir tecelligâh (görünmek, zuhur etmek) olarak yaratılmasıdır. Her bir varlık, Cenâb-ı Hakk’ın tecellilerini yansıtan birer    ayna olmakla birlikte; bu yansımaları en mükemmel şekilde gösterecek olan insandır. Çünkü insan, ilâhî yaratılıştan en çok pay almış veya ilahi tekvin (yaratma) sıfatının kendisinde en fazla tecelli ve tezahür ettiği bir varlıktır. Bu da, yaratıklara dönük ilahi rahmetin en fazla insanda yankı bulmuş olduğunu gösterir.

       Rabbimizin sonsuz merhametinin kuldaki tecellisi olan merhamet duygusu, çok yüce bir ahlaktır. Mesela ramazan ayı; Allah Teâlâ’nın kullarına sonsuz merhametinin tecellisi olan mübarek bir ay, gecesiyle gündüzüyle her ânı değerlendirilmeye layık eşsiz bir hazinedir.

       Gerçek güzellik kalbin güzelliğidir. Niyet samimiyet ve davranış güzelliği kalbin asaletinin göstergesidir. Bu hakikati de Yunus Emre, “Hepsinden iyicesi bir gönüle girmektir” diye ilan eder. Gönül, nazargâh-ı ilahidir; yani Allah’ın tecelli ettiği yerdir.   Bu yönüyle kalp, inananlar nazarında mukaddes bir yerdir. Kâbe tavaf edilirken, saatin dönüşünün ters yönünde, Kâbe sola alınarak etrafında dönülür. Böylece, nazargâh-ı ilâhî olan insanın kalbi, Allah’ın evi olan Kâbe tarafında yer almış olur. 

       Gönül insanı Yunus Emre “Gönül Çalap’ın Tahtı” şiirinde, gönlün Allah’ın tahtı olduğunu belirterek, gönül yıkanların iki cihanda da bedbaht olacaklarını, gün yüzü görmeyeceklerini vurgulamıştır.

       Cennete giden yollardan biri de, her biri nazargâh-ı ilahi olan gönüllere girmektir. Dış görünüşlere değil, kalplere baktığını bildiğimiz Rabbimiz; gönül evini yıkmamak için özen göstermeyi ve cennete giden yollara ulaşmayı bizlere de nasip eylesin inşallah!

       (Yararlanılan Kaynaklar: Prof. Dr. Mehmet Okuyan-Din ve Risalet, Bayburt İl Müftüsü Kemalettin Aksoy-Rahmet ve Merhamet, Diyanet Hutbe-Varlığın İlahi Mayası Merhamet, Doç. Dr. Mehmet Göktaş-İnsanın Mayasında Tecelli Eden, Diyanet İşleri Uzmanı Mustafa Irmaklı-Bir Gönüle Girmek)

              Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler