Ayrı Dünyalar
Çocuklarımıza maalesef çok uzağız… Onlarla dostluk ve arkadaşlık kurmayı babalığımıza, anneliğimize sığdıramıyoruz…
Hatta, baba olarak çocuklarımızla doğrudan doğruya konuşmak yerine anneleri vasıtasıyla konuşmayı tercih ediyoruz. Biz babayız ya: Çocuklarla yüz-göz olmaya gelmez! (Evet ne yazık ki çoğumuzun telâkkisi budur)
Ve babayız ya, maşaallah hepimiz birer dâhiyiz. Dünya sanki bizim omuzlarımızda dönüyor. İşimiz de çok. Hem gündelik nafakamızı kazanıyoruz, hem de Türkiye’yi, Amerika’yı, bazen da elimiz değmişken tüm dünyayı kurtarıveriyoruz.
Bu arada kendimizi de kurtarabilsek keşke…
Kendimizden geçtik, bari çoluk-çocuğumuzu kurtarabilsek…
Onlarla sık sık konuşsak, zaman zaman güreşsek, kimi zaman da alsak karşımıza bağırmadan, aşağılamadan, iğnelemeden hayat tecrübelerimizi aktarsak. Sokak aralarında yanan “Nemrut ateşleri”ne ve çeşitli isimler altında kurulmuş sosyal tuzaklara dikkatini çeksek.
Bazı akşamlar kitap okusak onlara, onlarla birlikte kitap okusak…
Barrie Wade, İngiltere’nin tanınmış profesörlerinden. Birmingham Üniversitesi öğretim üyesi.
Araştırmasında kitaba dikkat çekiyor. Diyor ki:
“Dokuzuncu ayından itibaren kendisine annesi ya da babası tarafından her akşam kitap okunan çocuk, ruh sağlığı açısından olumlu bir gelişme gösteriyor. Ayrıca ilerki yaşlarında daha başarılı oluyor. Olayları daha dikkatli izleyebiliyor, daha süratli yorumlayabiliyor, senteze ulaşabiliyor ve sonuçlar çıkarabiliyor. Bu da kendi yaşıtlarına fark atmasını sağlıyor.”
“Dokuzuncu aydan itibaren kendisine anne-babası tarafından sürekli kitap okunan çocuk, okulda özellikle dil ve matematik derslerinde diğer öğrencilere fark atıyor. Derse konsantre olma, okuma, dinleme ve konuşma yetenekleri oldukça yüksek olan bu çocuklar, ayrıca sayılar arasındaki ilişkileri, şekilleri ve ölçüleri kavramada da daha etkin oluyorlar.”
Sevgili anne-babalar: Biliyor musunuz, dünyaya bırakabileceğimiz en iyi miras iyi yetişmiş bir evlattır. Evlatlar açısından da okuyabilecekleri en iyi kitaplar, kendini iyi yetiştirmiş, kitapla dostluğunu hiç yitirmemiş anne babalarıdır.
“Kitap” benzetmesi bana değil, Amerika’nın meşhur başkanlarından Abraham Lincoln’a ait. Diyor ki: “Okuduğum en güzel kitap annemdir.”
Ama anne-babalar kendilerini kapatırlar da çocuklarının okumasına izin vermezlerse, yani onlarla konuşmazlarsa, tecrübelerini aktarmazlarsa, çocuklar ne yapsın?
Annelerin önemini bir de Theodere Hesburgh’dan dinleyelim: “Bir babanın çocuklarına yapabileceği en büyük yardım, annelerini sevmektir.”
Doğru: Çünkü aile ancak sevgi ekseni üstüne kurulabilirse gerçek aile olur. Ve sevgi eksenli ailelerde sağlıklı çocuklar yetişir.
Eşler arasında doğru-düzgün iletişim yoksa, çocuklara ulaşmanın imkânı kalır mı?
Meşhur Fransız düşünürü Montaigne’i de dinleyelim. Bakalım aile ne imiş? Diyor ki Montaigne:
“Bir aile ile bir devleti yönetmek arasında büyük bir fark yoktur.”
Yani koskoca Montaigne, çoğumuzun küçümsediği aile reisliğini devlet reisliği kadar önemsiyor.
Oysa bu bize yetmiyor…
Biz her gün Türkiye’yi, Amerika’yı, hatta dünyayı kurtarıyoruz!
Sadece kendimizi ve çocuklarımızı kurtaramıyoruz.
Ne büyük çelişki!..
Ve ne büyük acı!
Alıntıdır.
Büyük Çelişkiler….
Ben de gelecekde bir baba olacağımı düşünerek okudum…
Her anne babanın okması gereken bir yazı ….