Trabzon ili, Beşikdüzü ilçesinin Güney batısında yer alan,Giresun’a bağlı eynesil ilçesinin güneyinde ;doğusunda oğuz deresi,batısında Giresun il sınırı bulunan,bu gün bir belde üç köyden oluşan Oğuz köy grubu,kuzeyden güneye geniş bir arazi üzerine yayılmıştır.Türkelli beldesi,idari yönden TRABZON/Beşikdüzü ilçesine bağlıdır.Oğuz köyleri yaşamaya elverişli arazi üzerindedir.Fındık ,çay ve mısır ana ürünleridir.Bunun yanı sıra dağınık şekilde her türlü meyve yetiştirilir.hayvancılık eski gücünü kaybetmiştir.10.000 in üzerinde nüfusun büyük çoğunluğu köy dışında işçi, memur,iş adamı olarak yaşmakta ancak köyle olan bağlantılarını devam ettirmektedir.Özellikle yaz mevsiminde tatilini köyde geçiren oğuzlular,düğünleriyle,yayla şenlikleriyle,değişik eğlenceleriyle yöreyi bir festival alanına çevirirler.Oğuz köylerinde okuma yazma oranı yüksektir.Cumhuriyetten önce ilk mektebi ve mahalle mektepleri oğuz köyleri,1928′den hemen yeni yazı ile öğretime başlamış,okulun adı da “Oğuz-Türkelli ilk Mektepi”olmuştur.Üç yıllık eğitim veren bu okulda,Oğuz köy grubunun dışında komşu köy çocukları da okumuşlar,aldıkları üç yıllık diplomalarla Beşikdüzü veya Eynesil ilk okullarına devam ederek ilköğretimi tamamlamışlar.Şu anda Türkelli beldemizde “Türkelli İlköğretim Okulu “adında bir tane okul vardır.Bu okulumuza Resullu köyümüzden de öğrenciler(taşımacılık sistemi ile) gelmektedir.
——————————-
Oğuz Köy grubu,” Oğuz”un 24 boyundan “Çepni” boyuna bağlı Küçük bir aşirettir.Anadolu’ya gelişleri ve bu günkü topraklar üzerine yerleşmeleri,Trabzon’un Fatih tarafından alınmasına kadar olan bölümü tam olarak bilinmemektedir.Bazı rivayetlere göre Kuzey doğu Anadolu’dan bu yörelere yerleşmişler;Bazı rivayetlere göre de Suriye üzerinden karamana gelmişler:Karaman Beyliği ortadan kaldırıldıktan sonra bu yöreye gelmişlerdir.Alpaslan’ın Malazgirt Zaferinden sonra bir kısım askerin Anadolu’ya yerleşen Türklerin korunması amacıyla sınır boylarında bekçi olarak görevlendirildiği, Pontus Devletinin Fatih Sultan Mehmet tarafından tarihten silinmesiyle bugünkü Kadırga Yaylası ve civarının Çepnilere; dolayısıyla Oğuzlara yurt olarak verildiği, Bugünkü Şalpazarı”-eski adı Ağasar-” ve Oğuz Kariyeleri olarak iki ayrı Tımar olarak değerlendirildiği ve böylece günümüze kadar ulaşıldığı, 1928 yılında Resullü ve Aruz olarak iki ayrı köy ve bilahare Çakırlı Köyünün ilavesiyle son durumunu aldığı da rivayet edilmekle birlikte, komşu Ören Beldesi ile Kadırga Yaylası yüzünden çıkan anlaşmazlığın halli sırasında Osmanlı Arşivinden alınan fermanlar bu rivayeti doğrular niteliktedir.
———————————–
Bu rivayetlerden önce ikincisi üzerinde durmak gerekir.Yani Suriye üzerinden Karaman’a yerleşmeleri ve Karman Beyliğinin yıkılmasından sonra Oğuz aşiretinin bu yöreye gelme söylentisi tarihi gerçeklere aykırı gibi görünmektedir.Çünkü Karaman Beyliği Trabzon’un fethinden sonra yıkılmıştır.Oysa oğuz aşireti,Trabzon’un fethinde fatihin yanında yer almıştır.Ayrıca, Oğuz köylerinin Kadirga Yayla davası ile ilgili Topkapı Sarayında araştırma yapılırken,Trabzon’un Fethinden önce oğuz aşiretinin Erzincan’ın “Kaz gölü” adı verilen yöresinde yaşadıkları ortaya çıkmıştır.Bütün bunlara rağmen ,Karamandan geldiğimizi düşünsek bile ,Osmanlı ile Barışık olan ve ona savaşta yardım eden oğuz aşireti neden bu yörelerdeki osmanlı toprağına değil de Akkoyunlu devletinin toprağı olan Kaz gölüne yerleşmişlerdir.işte bu sorulara yanıt bulmak zorlaşmaktadır.Karamandan çıkan bir aşiretin,orta ve doğu Anadolu üzerinden kaz gölüne gelmeleri o dönemde zor bir olaydır.Çünkü Anadolu birliği henüz sağlanmamış;aşiretin izlediği yol boyu savaşın ve anarşinin olduğu yerlerdir.Böyle küçük bir aşiretin bu yol üzerinde yok olması içten bile değildir.
Birinci rivayet(söylenti) yani Oğuz aşiretinin Kuzey doğudan güneye inmeleri,önce kaz gölüne,Sonra Kadirga ‘ya yerleşmeleri söylentisi akla yatkındır.Kars yöresinde bu gün yaşmakta olan Türk boyları ile Oğuz aşiretinin gelenekleri ,töreleri,adetleri birbirine çok yakındır.Kaldı ki coğrafi açıdan çok yakın olan kuzey doğu Anadolu’dan Kaz gölü’ne gelmek daha kolaydır.Ayrıca 600 yıldır bu yörede yaşayan Oğuz aşireti,Konya-Karaman gibi stepleri aramamışlar,Erzurum -Kars gibi engebeli arazileri benimsemişler ve sevmişlerdir.
[Günümüzde bazı sülaleler,atalarının değişik yerlerden geldiklerini iddia etmektedirler.bu çok doğaldır. Çünkü Anadolu’nun çeşitli yörelerinden türlü nedenlerle göç eden aile grupları (üç -beş çadır) ,güçlü ve padişahlar tarafından korunan Oğuz aşiretine sığınmışlar ve zamanla aşiretin bir parçası haline Zaten bugünkü oğuz köyünün bulunduğu yere geldiklerinde günümüzün Oğuz köylülerini oluşturmuşlardır.Eski tapu kayıtlarından ve kızıl çukur mevkiinde bulunan ormandaki eski mezarlardan bu durum açıkça anlaşılmaktadır.
Erzincan yöresinde bulunan kaz gölü,Oğuz aşiretinin bilinen ilk yerleşim yeridir.Daha çok hayvancılıkla geçinen aşiret için,geniş otlakları bulunan bu yöre çok uygundur.Fakat bir taraftan uzun Hasanın askerleri diğer taraftan Rum-Pontus askerleri ,aşireti sık sık rahatsız etmekte,çobanlarını dövmekte yada öldürerek hayvanlarını ellerinde almaktadırlar.Bu talan içinde zorlukla yaşayan aşiretine eline tarihi bir fırsat geçer:Trabzon’un fatih tarafından fethin de Rivayetlere göre Oğuz aşireti, bu savaşta 500 atlı ile Fatihin yanında yer alırlar ve Trabzon’un fethinde büyük yararlıklar gösterirler.Fatih bu yardımı karşılıksız bırakmaz ve Bugün yayla olarak kullanılan kadirgayı,köy olarak Oğuz aşiretine verir. Otlukbeli savaşına katılan Oğuz aşiretine Fatih Sultan Mehmet ,”kaz gölü”nü yayla ve otlak olarak verir.Kagirgada ne kadar oldugu belli olmayan Oğuz aşireti,kışların çok sert geçmesi sonucu,Padişaha başvurarak değişik ve iklimi yumuşak bir köy yeri isterler.Bu gün Beşikdüzü’nün batısında ,”ağasar deresi”ile başlayan “yobol “ve yöresini,padişah ,Oğuz aşiretine köy olarak tahsis eder,kadirgayı da yayla olarak tahsis eder.Bu olaydan sonra kaz gölü ,rivayetlerde bile yoktur.Zaten çok uzakta kalan kaz gölüne ,aşiretin Yobol’dan gitmesi artık zorlaşmıştır.
Yobol, güzel bir yerdir,iklimi ılımandır fakat kalabalık olan oğuz aşiretine dar gelmektedir.Otlak yoktur.Ayrıca rivayetlere göre aşiret içinde salgın hastalıklar başlamıştır.Daha geniş ve otlağı bol olan bir yerleşim alanı için tekrar padişaha giden Oğuz aşiretine,günümüzde üzerinde yaşadığımız ve 4 köyü bulunan arazi köy olarak verilir.Yine kadirga yayla olarak tahsis edilir.
”Trabzon’un fethine,Oğuz aşiretinin katılması,Kadirganın köy,kaz gölünün yayla olarak verilmesi;bilahare Yobol’u köy olarak verilmesi ve nihayet bugünkü topraklara yerleşim ,Topkapı Sarayı arşivlerinde kayıtlıdır.Bunların dışında bilgiler daha çok rivayetlere dayanmaktadır!!.
Oğuz aşiretinin ilk olarak,Anbarlı ve kutluca köylerinin Oğuz köyüne bakan yamaçları ile Oğuz köyünün bu köylere bakan yamaçlarına ,yani oğuz deresi vadisine yerleştiği söylenir.Bu durum doğruysa , Anbarlı ve Kutluca köylerinin oğuz köyünün birer parçası olduğu söylenebilir.Zamanla vadiden düzlüğe çıkarlar.
Aşiret beyi’nin çadırı ,bugün,Türkelli Beldesi’nin ortasında , belediye binasının (yeni belediye binasının) olduğu yerdedir. Adı da “Kazan Düzü” dür. Fakirlere,Misafirlere verilen yemeklerin yapıldığı bu düz arazide devamlı yemek kazanları kaynadığı için kazan düzü adını almıştır.Aşiretin yönetildiği yerdir.Yani oğuz köyü ilk olarak Türkelli beldesinin olduğu yerde kurulmuştur.Zaman içinde gerek dışarıdan katılımlar gerek nüfusun artmasıyla ,günümüz Resullü,Dolanlı(eski adı aruz) ,ve Çakırlı arazilerine yerleşim olmuş,aşiret genişlemiştir.
19.yy Sonlarına kadar tek köy olarak yaşayan oğuz Aşiretinin yönetimi zorlaşınca , Muhtarlık,2 yıl Türkellide ,birer yılda Resullü ile aruzda kalmak şartıyla ama tek köy olarak yönetilmiş;Cumhuriyetten sonra ,Türkelli,Resullü ve Aruz köyleri olarak üç köye ayrılmıştır.Daha sonra dolanlı ve Çakırlı ikiye bölünmüş ,böylece Oğuz köylü, bir belde ve üç köy haline gelmiştir.
Sözlükler ile bilimsel kitap ve makalelerde, Oğuz’a, “oklar” anlamı verildiği gibi terim anlamı olarak da, “Türk boylarının siyasi birliği” anlamı verilmiştir. Türklerin “boy” adını vermiş oldukları terime Araplar, “aşiret” adını vermişlerdir.
Oğuz, “Türk boylarının siyasi birliği” anlamına geldiğine göre “Oğuz Köy grubu, Oğuz’un 24 boyundan Çepni boyuna bağlı Küçük bir aşirettir.” diye yapılmış olan tarif yukarıda geçen açıklama ile uyuşmamaktadır.
Trabzon sancağına ait en eski tarihli tahrir defterinde Alahnas, Alayuntlu, Üreğir ve Oğuz köyleri Trabzon sancakbeyinin has köyleri arasında kaydedilmiştir. Bu köylerin çevresinde Çepni obalarına ait bazı köylerin kayıtlı olduğunu dikkate aldığımızda Tarihi Oğuz köyünün Alayuntlu, Üreğir ve Çepni gibi küçük obaların bir araya gelerek onlar tarafından kurulmuş olma ihtimali yüksek görünmektedir.
Oğuz köyünü sadece Çepni boyundan küçük bir gurup kurmuş olsa idi, bu köye Oğuz adının verilmesine lüzum kalmaz ona Çepni köyü, Alayuntlu boyundan bir gurup kursa idi, Alayuntlu köyü, Üreğir boyundan bir gurup kursa idi, Üreğir köyü adı verilirdi. Bu köyü çeşitli oğuz obalara bir araya gelerek kurduklarından komşularının ona Oğuz adını vermiş oldukları anlaşılmaktadır. Osmanlı tahrir heyeti bölgeyi tahrire geldiğinde o zamanki İnesi köyünün 5 km. kadar güneyinde yer alan ve öteden beri Oğuz adı ile anılmakta olduğu anlaşılan Oğuz köyünü, “karye-i Oğuz” yani Oğuz köyü adı ile kaydetmişler, resmi kayıtlara da bu adla geçmeye başlamıştır.
“Bugünkü Şalpazarı-eski adı Ağasar- ve Oğuz Kariyeleri olarak iki ayrı Tımar olarak değerlendirildiği ve böylece günümüze kadar ulaşıldığı, 1928 yılında Resullü ve Aruz olarak iki ayrı köy ve bilahare Çakırlı Köyünün ilavesiyle son durumunu aldığı da rivayet edilmekle birlikte, komşu Ören Beldesi ile Kadırga Yaylası yüzünden çıkan anlaşmazlığın halli sırasında Osmanlı Arşivinden alınan fermanlar bu rivayeti doğrular niteliktedir.” diye de bazı ifade ve beyanlarda bulunmuşsunuz.
Şalpazarı’nın eski adı Kireç köyüdür. Bu Kireç adındaki köy ile Ağasar deresi boyundaki köylerin Oğuz köyünden giden aileler tarafından kurulmuş olduğunu tahrir defterleri kayıtlarını takip ettiğimizde görmekteyiz. Keza Resullü ile Aruz, Kutluca, Korkudan/Korkuthan, Şahmelik, Kalgüney, Ardıçatak ve Kızılüzüm köyleri de Oğuz köyünden giden aileler tarafından kurulan köylerdir.
Ambarlı köyü Oğuz’dan giden aileler tarafından kurulmamıştır.
Eski Görele cemaati ilk zamanlarda bir cemaat iken zamanla çoğalıp bu cemaatten Seyyidî Ahmedli, Vamen ve Anbarlı adlarında cemaatlere ayrılmış, zamanla bu cemaatlerin sakin oldukları yerlerde kendi adlarıyla köyler kurulmuştur. Onlar da Seyitahmet, Vamenli ve Anbarlı köyleridir. Vamenli köyünün adı zamanla Eminli, Mamenli adlarını almış, 1960 yılında da Çorapçılar adını almıştır.
Osmanlı Arşivi’nde Ören ve Oğuz köyleri arasındaki anlaşmazlığın halline dair fermanlar varsa o fermanların kayıtlı oldukları defterlerin adları ile onların numaralarının verilmesi gerekirdi. Bölgenin tarihi ile ilgili araştırmalar yaparak kitap ve makale hazırlayan tarihçiler bu metodu uygulayıp almış oldukları bilgileri dip notlarında göstermişlerdir. Siz de sözünü etmiş olduğunuz fermanların kayıtlı olduğu defterlerin adları ile numaralarını verir, okuyucularınızı rivayetlerden kurtarmış olurdunuz. …..