Makaleler Son Dakika 

Hüzünlenmek Manevi Bir Hastalıktır

Allah için yaşamayan, Kuran’a uygun yaşamayı, hayatının temel amacı yapmayan insanlar hüzünlenmek için pek çok neden bulabilirler. Kişi, sadece içten bir şekilde Allah’a yönelir, O’nun rızasını gözetir, Allah’ı her şeyden ve herkesten çok severse ve O’ndan korkarsa mutluluğu yakalayabilir. Evreni ve insanı yaratan Yüce Rabbimiz, insanın nasıl yaşarsa mutlu olacağını da belirlemiştir. Dolayısıyla O’nun gösterdiği yol dışında, mutluluğa ulaşmak mümkün değildir. Nefislerinin isteklerini yerine getirerek ya da daha başka Kuran dışı yollarla mutluluğa ulaşacağını sananlar, hayatları boyunca dünyevi emeller peşinde koşarak ömürlerini tüketirler. Amaçları yalnızca rahat etmek ve kendilerini tatmin etmek olan bu insanlar, elbette pek çok sıkıntılar, üzüntüler ve mutsuzluklar yaşayacaklardır.

Hüzünlenmeye karşı garip bir eğilimi olan insanların her durumdan hüzünlenecek şeyler çıkarmak gibi bir özellikleri vardır. Örneğin çok güzel bir ortamda mutlu bir ruh halindeyken, birden yaptıkları hataları tekrar tekrar düşünüp hüzünlenirler. Yine sahip olamadıkları nimetleri düşünüp, sıkıntıya düşerler. Her durumda şikayet edecek bir olumsuzluk saptarlar. İnsanlardan yana beklentiye girmek, küsmek, söylenenleri kendi aleyhine yorumlamak, yalnızlığa meyletmek, sık sık haksızlığa uğradığını dillendirmek, devamlı bir memnuniyetsizlik içerisinde olmak, hem mutsuz olmak için çabalamak hem de mutsuz oldukları için yakınmak temel karakter özellikleridir.

Üzülmek güzel ve fayda getiren bir şey midir ki bu insanlar üzülmeye adeta özen gösterirler? Elbette hayır. Üzülmek yıkıcıdır. Yapıcı hiçbir tarafı da yoktur. Bedene zarar verir, ruha zarar verir, manevi güce zarar verir, akla-doğru düşünme yetisine zarar verir. Öyleyse, hüzünlenmeye bahane aranmamalıdır. Hüzünlenmek, doğal ve olması gereken bir duygu olarak kabul edilmemelidir. Çünkü insan üzülmeye, hüzünlenmeye odaklanırsa, üzülmek için pek çok sebep bulabilir. Mutlu olmaya, güzellikleri görmeye odaklanırsa da şükretmek için pek çok sebep bulabilir. Güzel olan, mutluluk ve huzur verecek olan varken neden sıkıntı ve acı vereni tercih edelim ki?

Sürekli hüzünlü bir ruh halinde olup da, Allah’a ve Kuran’a iman ettiklerini söyleyenler ise ya bilgisizlik ya da büyük bir gaflet içindedirler. Çünkü müminler için bazı olayları hayra yorup, bazılarını şerre yormak söz konusu değildir. Her işi hikmetli olan Yüce Allah pek çok ayette, müminler için HER ŞEYİ hayırla yarattığını bildirmiştir. Yani bize kötü gibi görünen hiç bir şey hakikatte kötü değildir. Bu gerçeğin üzerinde sık sık tefekkür etmek, bu konuda tembellik etmemek gereklidir. Bu önemli gerçeği önemsememek, üzerinde düşünmemek, unutmak, aklın ve vicdanın tam kabul etmesi için gayret etmemek, gaflet içerisinde anlamamazlıktan gelmek kişinin dünyasını da ahiretini de zora sokacaktır. Allah her olayı ve her şeyi kusursuz yaratandır. Olaylara mümin gözüyle, Allah’ın yarattığı hikmetler gözüyle bakanlar her zaman güzellikleri görecek, mutlu olacaklardır.

“…Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216)

Üzüntüye kapılmamak, Allah’ın istediği, yerine getirilmesi gereken bir sorumluluktur. Müminler sırf Allah’ın rızasına erebilmek için bu ruh halinden kaçınırlar. İnsan üzüntünün faydasız ve tahrip edici olduğunu sadece samimiyetle düşünerek dahi anlayabilir. Ölüm giderek yaklaşmaktayken üzüntü ile, kuruntu ve vesvese ile vakit kaybetmek, geçici şeylere takılıp kalmak ahirette pişmanlık vesilesi olacaktır. Üzülmek yerine, devamlı tatmin duygusuyla şükretmek, sonsuz ahiret hayatını, Rabbimizin vereceği sonsuz nimetleri düşünmek, cennete girecek olma ümidi içinde olmak kişiye mutluluk vermeli, bu sevinç hali tavırlarına ve konuşmasına yansımalıdır. Müminlerin her durumda şükretmesi, her şeyde hayır ve hikmet görmesi, asla ümitsizliğe, dünyevi endişe ve korkulara düşmemesi Kuran’a en uygun olan tavırdır.

“De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler”.” (Tevbe Suresi, 51)

Mine Çakır

Eğitimci- Yazar

En son Haberler