Bilim Kuran İle İç İçedir

Bilim Allah’ı bulmanın bir yoludur. Bilimle uğraşan insanın Allah’a karşı duyduğu korku ve sevgi gittikçe artar. Zira Kuran, insanları bilim ile uğraşmaya ve Allah’ın yaratma sanatını araştırmaya yöneltir.

“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru.” (Ali İmran Suresi, 191)

Bilim, Kuran’ın doğrultusunda ilerletildikçe çok hızlı ve kesin sonuçlar alınmasına vesile olur. Çünkü doğru kaynaklı başlatılan bir araştırma veya inceleme insanı doğru olan bilgiye çabucak ulaştırır. Bu nedenle Kuran’ın rehberliğinde bir çalışma yürüten bilim adamları kısa sürede az çaba göstererek evrendeki canlı-cansız tüm alem hakkında bilgi donanımına sahip olabilirler.

Örneğin materyalist düşünce ile yürütülen bilim, insanları son iki yüz yıldır oyalamış ve gerçek kaynaklara ve bilgilere ulaşılmasına olanak vermemiştir. Kaynak olarak Kuran’ın kullanılmaması sonucu yapılan çalışmalar, zamandan ve maddi olanaklardan yana insanları zarara uğratmıştır.

Bilim adamları tarafsız ve önyargılı olmamalıdırlar. Bu nedenle bilimsel bir çalışmanın ilk aşaması olan hipotez kurma işini tarafsız bir bakış açısı ile yapılmalıdır. Örneğin, materyalist bir bilim adamı, madde ile ilgili bilimsel bir çalışma yürüteceği zaman “madde kendi kendisini düzenleyebilir’’ gibi bir hipotez ile çalışmaya başlarsa, yaptığı çalışmalar ne kadar donanımlı ve ayrıntılı olursa olsun verimli bir sonuç elde edemez. Halbuki “maddenin kendi kendisini düzenleyebilmek gibi bir yeteneği olmadığı’’ fikri ile yola çıkması, bu bilim adamının yaptığı çalışmaların kısa sürede sonuç getirmesini sağlar.

Bilimsel bir çalışmanın kaynağının çok iyi belirlenmesi, bilim dünyasında yapılan çalışmaların sonuç getirmesi bakımından hayati önem taşımaktadır. Bütün bilim dünyasının yol gösterici edinmesi gereken asıl kaynak bilim ile tam mutabık olan Kuran’dır. Bilim, uzayın, Güneş’in, Ay’ın, dağların, denizlerin vs. oluşumlarını inceler. Yerleri ve gökleri yaratan Allah’tır. Bu nedenle en sağlam, insanı asla yanlış olana götürmeyecek olan tek kaynak, Allah’ın Kitabı Kuran’dır. Kuran elbette ki bir bilim kitabı değildir. Ancak insanı yaratan Allah, bu dünyada ne yapması gerektiğini de kitabında bildirmiştir:

 

“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.’’ (Bakara Suresi, 164)

 

 

Eğer ki Allah’ın sözü olan Kuran ışığında bir bilimsel çalışma yürütülürse, Yüce Allah insanları en güzel sonuca ulaştıracaktır. Örneğin, 9. ve 10. yüzyılda bilimsel çalışma yürüten Müslüman bilim adamları, fizik, kimya, astroloji, matematik, biyoloji gibi birçok bilim alanında önemli başarılan elde etmişlerdir.

 

Fakat, 19. yüzyılın ortasına kadar yürütülen Kuran’dan uzak bilim ile insanlar yanlış felsefelere yönlendirilmiş ve materyalist bilim adamlarının maddeci zihniyetle yürüttükleri bilimsel çalışmalar ile insanlara yanlış bilgiler aktarılmıştır.

 

Yanlış aktarılan bilim konularından biri de, Darwinin Evrim Teorisidir. Evrim Teorisi evrendeki herşeyin bir tesadüfler zincirinden meydana geldiğini iddia eder. Darwinist bilim adamları da halkın bilgisizliğinden yararlanıp, süslü latince kelimelerle güya bu teorinin doğru olduğuna dair yalan yanlış açıklamalarda bulunmuşlardır. Ancak günümüz bilimi evrendeki hiçbir şeyin tesadüfen oluşamayacak kadar kompleks ve düzenli yapısını ortaya koymuştur. Aslında bunu anlamak için bir bilim adamı olmaya da gerek yoktur. Allah’ın varlığının delilleri apaçık ortadadır.

“göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, herşeyi kuşatandır.’’ (Nisa Suresi, 126)

Mine Çakır

 

En son Haberler