Diğer Haberler Son Dakika 

HAYY’DAN GELEN HÛ’YA GİDER!

       Doğaya baktığımızda, insan dışındaki her varlık görevini eksiksiz yerine getirmekte, yani Allah’a itaat etmektedir. Kendisine yapıp yapmama iradesi verilen tek varlık insandır. İradesinin ulaştığı yere kadar isyan eden de sadece odur.

       İnsandan başka her varlık fıtratına (yaratılışına) uygun hareket etmektedir. Mesela kuluçkadaki tavuğun altına koyulan ördek yumurtasından çıkan civcivler, biraz büyüdüklerinde suda yüzerlerken; aynı ortamda yetişen tavuk civcivleri tavuk gibi hareket ederler. Bu durum, “Aslı hu, nesli hu” (Her şey aslına çeker) diye ifade edilir.

       Doğada muhteşem bir geri dönüşüm sistemi vardır. Yaprak düşer, çürür gübre olur. Gübre yeni bitkilere can verir. Bir hayvan ölür; başka hayvanlara, kuşlara böceklere yem olur. Kısaca doğadaki geri dönüşümle sağlanan tekrar üretim muhteşemdir. Tabiatta bozulan ne varsa hepsini insanoğlu bozmuştur

       Dünyaya çıplak ve güçsüz olarak gelen insan, yine çıplak ve zayıf olarak bu dünyadan ayrılacaktır. Dünyaya geldiğinde ilk banyosunu başkasının yaptırdığı gibi, dünyadan ayrılırken son banyosunu yine başkası yaptırmaktadır. Öyleyse bu kadar kötülüğe, kine nefrete gerek var mıdır?

       Türk Dil Kurumu Atasözleri ve Deyimler Sözlüğüne göre “Haydan gelen huya gider” atasözü; “Havadan kazanılan para, işe yaramayan şeyler uğruna savrulur gider” anlamında kullanılır. Bu atasözü, Arapçasını ezbere bildiğimiz ve bir ölüm haberi aldığımızda okuduğumuz “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn (Bakara 156) ayetinin birebir tercümesidir. (Biz Allah’tan geldik ve yine O’na döneceğiz).   

       Atasözünde geçen “Hayy” kelimesi, Allah’ın güzel isimlerindendir ve “hiç ölmeyecek olan hayat sahibi” anlamına gelir. “Hû” kelimesi de, “O” anlamındadır ve tasavvufta zikir sözü olarak kabul gören isimlerden biridir. Emek harcanmadan elde edilenler, fayda vermeyip yok olmakta; yani Hayy’dan gelen asıl sahibi Hû’ya gitmektedir.

       Kuran-ı Kerim’de “O yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.” “Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” ifadeleri yer almaktadır.

       Topraktan yaratılmış olan insan vücudu, sonunda tekrar toprak olurken; Allah’tan gelen ruh, ölümsüz olarak tekrar Allah’a dönmektedir. İnsana verildiği bildirilen ruha, “Allah’ın ruhu” demek, Kâbe’ye “Allah’ın evi”, kula “Allah’ın kulu” demek gibidir. Bu ifade onların önemli, değerli, özel ve şerefli olduklarını gösterir.

       Allah’ın, en güzel biçimde yarattığını bildirdiği (bk. Tin 4) insanın yok olmaması gerekir. Ölüm, maddî şartların çevrelediği fâni hayattan ebediyete geçişi sağlamak için işleyen bir mekanizmadır. Kuran’da, Allah yolunda öldürülenlerin gerçekte ölü değil diri oldukları ifade edilmiştir. (bk. Bakara 154, Âli İmran 169)

       Ölünün yıkanması, şerefli bir varlık olan insana hürmettir. Çünkü insanın dirisi de, ölüsü de saygıya layıktır. Ölünün, yeni doğmuş bir çocuk gibi yıkanması, bir yönüyle ebedi âleme yeniden doğuş olayını sembolize etmektedir. Yani bu dünya hayatının kendisi üzerinde bıraktığı kir, toz ve bulaşıkları gidermeyi temsil etmektedir. Yıkandıktan sonra, yeni doğan çocuğa giydirilen zıbın misali kefene sarılır ve özenle mezara bırakılır.

       İnancımıza göre ölüm, Allah ile münasebetlerini kesmeyen insanlar için saadetlerle dolu yeni ve ebedî bir hayatın başlangıcıdır. Tıpkı Mevlana’nın dediği “Ölüm, asla yok olmak değildir; aksine, binlerce eşe-dosta kavuşma ve onlarla birlikte olma vesilesidir.”

       Bu nedenledir ki mümin kişinin, yıkandıktan sonra namazı da kılınarak; maddi ve manevi temizlikle yola çıkması sağlanır. Öyleyse kendimize gelelim. Yarın ne olacağımızı bilemediğimiz bu dünyada nefsimizin değil, Allah’ın isteğine göre hayat sürelim.

     “Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar” (Buhari, Tirmizi) hadisi; her insanın tertemiz ve İslâm’a uygun bir kişilikle dünyaya geldiğine işaret etmektedir.

       Müslüman olarak geldiğimiz bu dünyadan, Müslüman gibi yaşayarak gidebilmeyi Yüce Allah bizlere ve sevdiklerimize de nasip eylesin inşallah! Beyyine suresinin 8’inci ayetindeki; “Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuştur” müjdesine nail olan kullarından olabilmek umuduyla sizleri selamlıyorum.

       (Yararlanılan Kaynaklar: TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Kuran Yolu Tefsiri, Prof. Dr. Faruk Beşer-Hepimiz Sebeplerin Çocuğuyuz, Sorularla İslamiyet-Ölünün Yıkanması Hikmeti, Diyanet Haber-Hayy’dan Gelen Hû’ya Gider)

       Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler