Diğer Haberler Son Dakika 

HZ. PEYGAMBER’İN GÜNLÜK HAYATI VE İBADETİ

     Hz. Peygamber (s.a.s), Medine’ye hicret ettiğinde herhangi bir mal varlığı yoktu. Diğer muhacirler gibi o da bir süre ensarın yardımıyla geçindi. Bedir savaşından sonra gelen ayette (Enfâl 41); ganimetlerin beşte birinin Allah’a, rasûlüne, O’nun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara ait olduğu bildirildi.

     Kendisine ve ailesine zekât verilmesini kabul etmeyen Allah Rasûlü’ne, Hayber ve Fedek arazi gelirlerinin belli bir miktarı da arazi sahiplerince hediye edilmişti. Son derece mütevazı bir hayat yaşar, gelirinin büyük kısmını infak ederdi. Bu nedenle hiçbir zaman zekât verecek kadar malı olmamıştı.

       O’nun bu kadar sade yaşamasının sebebi, dünyanın insanı cezbeden güzelliklerine değer vermemesiydi. Uhud dağı kadar altını olsa borcunu ödeyeceği miktarı ayırıp geri kalanı üç gün içinde dağıtacağını söylerdi. (bk. Buhari, Müslim).

       Yatağının yüzü tabaklanmış deriden, içi de yumuşak hurma lifindendi. Daha çok bir hasırın üzerinde yatar, hasırın vücudunda iz bırakması sahabeyi çok üzerdi. Hendek savaşında hendek kazılırken kendisi de çalışmış, Küba Mescidi ve Mescid-i Nebevî inşa edilirken sırtında toprak ve kerpiç taşımıştı. (bk. Buhari).

       Evinin ve ailesinin işlerini kendi görür, bu konuda kimsenin yardımını kabul etmezdi. Evde bulunduğu saatlerde ev işlerine yardımcı olurdu. Önüne getirilen yemekte kusur aramaz; hoşuna giderse yer, gitmezse yemezdi. (bk. Buhari).

       Yakınında bulunanlara ve komşularına karşı lütufkârdı. İyi bir mümin olabilmek için; komşularına iyi davranmak, onları rahatsız etmemek, kendisi için istediğini onlar için de istemek, komşusunun güvenini kazanmak gerektiğini söylerdi. (bk. Buhari, Tirmizi).

       Gecenin bir kısmında uyur ve dinlenir. Özellikle son üçte birinde kalkarak Kuran okur, ardından sonuncusu vitir olmak üzere dokuz, on bir veya on üç rekât namaz kılardı. Bazen her vakit namaz için abdest alırken, bazen de bir abdestle birkaç vakit namaz kılardı.

       İbadet etmekten derin bir zevk alan Hz. Peygamber, özellikle gece namazlarında uzunca bir süre kıyamda durur, gözyaşları eşliğinde secdeye kapanırdı. O’nun bu haline şahit olan eşi Hz. Ayşe’nin, “Ey Allah’ın Rasûlü! Rabbin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı hâlde (bk. Fetih 2), niçin bu kadar ibadet ediyorsun?” sorusuna; anlam ve ibretlerle dolu şu cevabı veriyordu: “Ey Ayşe! Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” (bk. Müslim)

     Ramazan dışında bazen bir ay boyunca hiç oruç tutmaz, bazen de uzun süre oruç tutardı. Zekâta tâbi olacak kadar bir malı evinde iki üç günden fazla tutmadığı için, hiçbir zaman zekât mükellefi olmamıştı.

       Allah’ı her durumda anıp zikreden Hz. Peygamber’in günlük dua ve zikirleri vardı. Her gün yetmiş defadan fazla tövbe ve istiğfar ettiğini söyler; yerken ve içerken, evine girerken ve çıkarken, yatarken ve kalkarken, elbisesini değiştirirken çeşitli dualar okurdu. Dua etmek için belli bir zamanı seçmemekle beraber gündüz ve gecenin çeşitli saatlerinde, özellikle geceleyin ibadet etmek için kalktığında ve Baki mezarlığına gittiğinde uzun uzun dua ederdi. (bk. Buhari, Müslim)

       O’nun ibadetleri ölçülüydü. Ashabına güçlerinin yettiği kadar ibadet yapmayı tavsiye eder, Allah katında en değerli ibadetin az da olsa devamlı yapılanı olduğunu söylerdi. Bir gecede Kuran-ı Kerîm’i hatmetmek, sabaha kadar namaz kılmak, ramazan dışında bütün bir ay oruç tutmak gibi bir âdeti yoktu. (bk. Buhari, Müslim, Nesâî)

     O, yaşayan Kuran’dı. Biz Kuran’ı O’ndan öğrendik. İnşallah, Kuran’daki Muhammed’i de öğrenmek nasip olur! Bu duygularla sizleri selamlıyorum.

       (Yararlanılan Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi-M. Yaşar KANDEMİR)

      Hazırlayan: Bahtiyar Budak–Emekli Edebiyat Öğretmeni

En son Haberler