Kasım’da Aşk Başkadır
Aşk, Kasım’da başkadır . Rüzgarın yüzü, kışa dönük de olsa, ellerimiz yüzümüz soğuktan kıpkırmızı da olsa şehrin kaldırımlarında avcumuzu sımsıkı tutup ısıtan bir el vardır. Yüreğimizde çırpınışları baharı hatırlatan bir şeylerin…
Kasım’da Aşk Başkadır… Ligin virajları dönülmeye başlanmış, adrenalin tırmanışa geçmiştir. Çocukluğumuzun , gençliğimizin hatıralarına kaç kez renklerini bırakmıştır asil bordo ve asi mavi kim bilir? Her yeni maçta geçmiş yıllarla kıyaslamalar, sayılan kadrolar, maçın golü, maçın adamı… Zaman yolculuğudur futbol ! Elimizi avuçlarına alıp tarihinin sayfalarında dolaştırırken ısıtan…
Gelmiş geçmiş Kasım ayları içinde en rüzgârlı olanında mıyız ? Henüz tam tadında olmayan futbolumuzun tartışmaları , bir tarafta çabucacık yükselen istifa sesleri , bir tarafta her hakem hatasının altında bir şeyler arayışımız, güvenimizin fazlasıyla sarsılmış olması, bir tarafta futbolun üzerine düşen gölgeler, bir tarafta yalnızlığımız, tribünlerdeki boşluklar, bir tarafta 5oo.maç anısına hazırlanan özel geceye katılmayan Şenol Güneş’in haklı tepkisi, bir tarafta AİHM kararı…
Aşkı en güzel haliyle hissettiğimiz görüntülerse : Akhisar maçında Adrian ve Janko’nun o gözlerimizi dolduran seyirciyle kucaklaşma anları ve kare kare her anını incelemeye doyamadığımız , Emerson’un o doğaçlama gol sevinci taklasıydı. Öylesine yıpratıcı günlerden geçiyoruz ki mutluluğu yaşamaya ve o sevinci paylaşarak çoğaltmaya ihtiyacımız var.
Sürecin kangren hali bana şunu hatırlatıyor : Maçın son dakikalarıdır. Karşı taraf istediği skordadır. Top taca çıkar ya da oyuncu değişikliği yapılacaktır. Oskarlık bir edayla o meşhur vakit geçirmeye yönelik hareketler yapılır ya , rol yaptığını bile bile rol yapana ne denir ? … Hakem de sarı kart göstermiyorsa avuçlarını sıkarsınız sinirle… O son dakikalar geçmek bilmez bir türlü… Biz o son dakikalardayız ve hakemin sarı kart göstermesini bekliyoruz.
Sadece kursağımızdan çalınan sevincin, hakkımız olanınpeşindeyiz ! Bizim çamur bulaşmış bir takımımız yok. Çamur sürenleri el üstünde tutmayacak kadar formalarımız da yüreğimiz de bir . Biz, ligin; üç takımın, maddiyatın, parlayan yıldızların hakimiyetinde olmayacağını / olamayacağını tarihimizle kanıtlamış asi bir rüzgârız. 19 sanık hakkında mahkemenin verdiği mahkumiyet kararları kesinleşmişken kimseden kupa istemiyoruz. Biz onu 2010-2011 sezonunda zaten kazandık. Hâlâ neyin savaşında bu insanlar? Ne tür bir komedi filmi bu? Ama şuna yüzde yüz inanıyorum ki: Sonu belli filmleri izlemekten keyif alan insanlar, günü geldiğinde en çok kendilerini affetmeyecekler.
Hakan Kulaçoğlu ne güzel demiş : “ Sosyal dengesizliğin tavan yaptığı bir ülkede, çok zengin, çok büyük, çok güçlü, çok ünlü, çok nüfuzlu olunabilir; 14 kez değil, 54 kez de şampiyon olunabilir; ama hem zalim hem mazlum olunmaz; her şampiyondan da “efsane” olmaz!… ”