Samimi Olarak ALLAH’a Yönelmek
İnsanlardaki asıl sorun Allah’a kesin bilgiyle imandır. Allah’a karşı muhabbet duymak, Allah’ı çok sevmek, Allah’tan çok korkmak ve ahirete kesin bir bilgi ile iman etmek. Hiç kimse tatmin bulmuş melekler gibi olamaz; çünkü insan zayıf olarak yaratılmıştır ve birçok eksiği vardır. İşte kişi bu eksiklerini unuttuğunda güzel ahlak özellikleri körelmeye ve kendini üstün görmeye başlar.
Yüce Allah bir ayetinde,“İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebut Suresi, 2) buyurur ve kullarına dünya hayatındaki her şeyin imtihan amaçlı olduğunu haber verir. Allah’ın insanlardan istediği tek şey gerçek, katıksız ve samimi bir imandır. Bunun için kişinin yalnızca “ben inanıyorum” demesi asla yeterli olmaz. Çünkü unutulmamalıdır ki, şeytan da Allah’a inanmıyor değildir.
İ
nsanın dünyadaki sorumluluğu, Allah’a ve ahirete iman etmek, Kuran ahlakına sahip olmak ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilmek için var gücüyle çaba göstermektir. Allah’a gerçek anlamda iman ettiğini söyleyen insan, şeytanın saptırmaya yönelik tüm çabalarına rağmen doğru yoldan dönmeyeceğini, nefsinin bencil tutkularını Allah’ın hoşnutluğundan önde tutmayacağını da göstermelidir. Bunu ise karşılaştığı olaylar karşısında gösterdiği tepkilerle ortaya koyacaktır. Allah, “iman ettim” diyerek dini yaşamayı kabul eden insanın karşısına sabır göstermesini gerektiren birtakım zorluklar çıkaracak, gösterdiği davranışlarla da onu imtihan edecektir.
Bedeviler, dedi ki: “İman ettik.” De ki: “Siz iman etmediniz; ancak “İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve
Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Hucurat Suresi, 14)
Bazen rahatlık ortamı, zorluk durumlarına göre daha büyük bir imtihan vesilesidir. Zorluk zamanlarında akıl ve şuur açıldığı için, insanın Allah ile olan manevi bağlantıyı koruması daha kolaydır. Ancak önemli olan, insanın Rabbi ile bağlantısının her koşulda kesintisiz olmasıdır. Bir Kur’an ayetinde, “…Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu…” (Tevbe Suresi, 67) buyrulur.
İmanın kuvveti oranında, insanın samimiyetle dini yaşaması da kolaylaşır. Ancak imanı zayıf kişinin samimiyeti ve aklı da zayıf olur. Olaylara hatalı bir bakış açısına sahiptir; çok çabuk kızabilir, üzülebilir, ümitsizliğe kapılabilir ve gelecekle ilgili ümitsiz konuşmalar yapabilir.
Ancak, imanı güçlü olan insanın bütün yaşamında güzellikler vardır; düşünceleri, davranışları ve kararları doğrudur. Bu nedenle en önemli şey güçlü bir imandır. Güçlü bir imanla birlikte, Allah korkusu ve Allah sevgisi yaşandığında dünya insana adeta cennet yaşamı gibi zevk verir.
Her ne kadar güçlük ve imtihan yaşamış da olsa, insan gerçek yaşam amacını unutmamalı, imani coşkusunu asla yitirmemelidir. Aksi durumda kişinin kalbi kararır, katılaşır; vicdanı duyarsızlık başlar, öğüt alamaz bir hale gelir ve belki de dönüşü olmayan bir yola girer.
Samimi olarak iman eden ve aklını kullanan insanı dünya hayatı asla aldatamaz. Çünkü o dünyadaki hiçbir şeyin insana yarar sağlamadığını ve maddeye olan bağımlılığın insanı yıkıma sürüklediğini bilir. Dolayısıyla insan kendisini dünyaya bağlayan ne varsa hepsinden kurtulmalı ve yalnızca Allah’a yakın olmaya çalışmalıdır.
Etrafımızdaki her şey ve biz de dahil olmak üzere her şey yok olup gidecektir. Yok olmayacak olan yalnızca, Allah’tır. Kaybolacak şeylerden vazgeçemediğimiz sürece hepsi bizim için sıkıntı, dünya ve ahiret hayatına dair bir eziyet olur. Allah insanlardan kaybolup gidecek olanların ardına düşmemesini ister ancak bizler O’nun istediklerini yapmayıp kendimize zulmetmekten başka bir şey yapmayız. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler… (Hud Suresi, 101)
Oysa bize zulmeden bu manevi pisliklerden kurtulduğumuz an, tertemiz bir imana kavuşmamız mümkün olacaktır.
Kulluğunun bilincinde olan insan, imanını sürekli tazelemeli ve geliştirmelidir. Aksi takdirde imani duyarlılığı ve aklı da azalmaya başlayacaktır. Her şeyi istisnasız Allah rızası için mi yapıyoruz? Bunu çok derin düşünmeliyiz. Buna göre gün içinde, en başta kendimize imanımızı ispatlayan salih işler yapmalıyız. Çünkü ancak bu şekilde huzurlu, dinç, vicdani yönden rahat ve mutluluk dolu bir yaşam sürmemiz mümkün olur.
Mine Çakır
Mine Hocam güzel ve akıcı anlatımınız için cok sağolun elinize yüreğinize sağlık..