Çakırlı Köyü
Trabzon ili Beşikdüzü İlçesine bağlı köyümüz, Beşikdüzü’ne 12–15 km uzaklıkta olup 85 hane,261 nüfus 188 seçmene sahiptir. Köyümüzün nüfusu yazın gurbetçilerimizin gelişiyle 500-1000 arası olmaktadır. Köyümüzde sürekli ikamet edenlerin % 90’ı emeklidir. Köyümüz vadi boyunca Karadeniz’e dik uzanmakta; kuzeyinde Ardıçatak-Dolanlı Köyü birleşimi, güneyinde Giresun sınırı, doğusunda Ardıçatak Köyü, batısında Dolanlı Köyü bulunmaktadır. Köyün fındık bahçesi(1100 dönüm),Çay bahçesi(30 dönüm),Mısır tarlası(10 dönüm),ormanlık(2000 dönüm),450 dönüm(mera). Aruza bağlı bir mahalle olan Çakırlı Aruzdan 1973’te ayrıldı. Köyümüzün ilk muhtarı 1973’te Osman Zıp oldu. Köy muhtarlığını 1974–1999 arası Tahsin Zıp,1999–2004 arası Hasan Köse yaptı.2004 yılından itibaren Bahtiyar Kılıç köyün muhtarlık görevini sürdürmektedir. Köyümüzün denize yüksekliği en yüksek nokta İnbaşı Tepesi’nde(993 m.). Köy mezarlığımız Çakırlı Cami yanı ve Delese Mahallesinde olmak üzere 2 tanedir. Köyümüzde Osman Zıp’ın dedesinin Sübhaneke mektebi olarak bağışladığı Sübhaneke Okulu 1966’de MEB’e bağlı tek derslik olarak hizmet vermeye başladı. İlk öğretmen Bahri Angın’dır. Köyümüze tek derslik okul yetersiz gelince camimizin altına 2 derslik açılarak eğitim öğretime devam edildi. Bu ilk tek derslik bina 1997’de yıkıldı. Köyümüzün okulu 1999’da taşımaya girdi.İlköğretim öğrencilerimiz önce Şahmelik İlöğretim Okulu’na taşındı.Bu okulun da kapanmasıyla şuanda Akkese İlköğretim Okulu’na taşınmaktadır.. Delese mahallesinde de ….yılında tek derslik okul açıldı.Delese ilkokulu 1988’de kapandı.Köyümüze ilk elektrik 1979’da verildi. Köyümüzün yolu 1981’de ulaşıma açıldı. Çakırlı Camisi 1956’da yapıldı. Onarılarak bugünkü şeklini 1988’de aldı. Caminin ilk imamı Mustafa Kelsoy(Kaptanın Hoca), bu görevi fahri olarak yapmıştır. Köyümüzün camisinde sırasıyla Mahmut Kılıç, Recep Çapri imamlık yapmışlardır. Şuan Mehmet Sabri Yılmaz köy camimizin imamlığını yapmaktadır. Köyün diğer camisi Delese mahallesinde bulunup 1970 ‘te yapılmıştır. Şu anki imamı Muhammet Garip’tir. Kemer köprü, Dolanlı, Çakırlı arasında dolgu tipi seklinde köylünün ortak çabasıyla yapıldı. Köyümüz güneyinde bulunan Melikşah Kalesi (Giresun sınırında) 1916’da Rus işgalinde Rusların toplanma yeri olarak kullanılmıştır. Köyümüzde çakırlı deresinde yer alan göllerimiz; Cazı gölü, Kabak gölü, Cin gölü, Kesme gölü, Balta gölü, Kuzu Gölü…
Çakırlı deresi üzerinde bulunan değirmenler; Dere çatı değirmeni, Piri değirmeni, Çakırlı köyü değirmeni, Delesi mahallesi değirmeni bulunmaktadır. Köyümüz ilk kahvesini 1975’te Kaptanın Ali(Ali Kemal Kelsoy )açtı ve 2007’de kapattı. Köyümüze İkinci kahvehaneyi ise Hüseyin Hiniz 1998’de açtı ve bu işe devam etmektedir. Çakırlı Köyünde ilk bakkal Ziya Köse ve Mustafa Kılıç’ın ortaklığıyla Dere çatında 1978’de açıldı. Daha sonra Ziya Köse köy merkezinde 1984’te bakkal açtı ve 2007 Kurban Bayramı sonrası Raşit oğlu İbrahim Kılıç’a bakkalı devretmiş. Köy atölyesi Bekir Köse tarafından 1983’te açıldı. Köyümüzün ilk dolmuşçusu Ahmet Zıp oldu. Hüseyin Kılıç ve Bekir Köse’nin balları meşhurdur. Köyümüzün geçimi şuanda başta fındık ve hayvancılığa dayalıdır. Köyüm insanı kendi ihtiyacı kadar tarımla da meşgul olmaktadır.
KADİRGA (KADİRKAYA) EFSANESİ
Kadırga bugünkü otçular göçü ve şenliklerinin yapıldığı yerin adıdır. Kaynaklara göre (1rta Asmadaki. Tanrı dağlarındaki KADİRGAN köyünde 11 gelip buraya yerleşenlerden kalınadır. Bu yerleşene Milat öncesinde ve çok eskidir.Kalc1ıki burada da yerli Türk halkı mevcuttu. Bu kaynaşma şenliklere dönüşmüştür. Bunların önderlerinin adı Karahanlılardan Kadir HAKAN’DIR. Karadeniz adı da KARAHANLAR DENİZ’i olarak bu devirlerden kalmadır. Bahr-ı Kara ve Bahr-ı Siyah olmuştur. (Karadeniz) tabirleri o günlerden kalma hatıra tabirlerdir. Öyleki bugün Tanrı dağlarında hala mevcut olan KADİRGAN köyünün “N” harfi düşerek Doğu Karadeniz in yaylasında KADIRGA olmuştur. İslamiyet’ten sonra Müslüman Türk halkı burada Cuma Namazı kılmaya başlamıştır. Efsaneye göre namaz kılınan yere halk ibadet halindeyken çoğu zaman yağmıırlar teğet geçer. İbadet edenleri rahatsız etmez. Bu Kâbe Üzerinden güvercinlerin pislememek için gruplar halinde geçip yanlardan uçmalarına benzetilmiştir. Buna şahit olanlarda vardır. Bulutlar burada namaz kılanları rahatsız etmezmiş.
Efsaneye göre Kadir Hakan yöre halkını zalimlerin elinden kurtarmıştır. KADIRGA adının sonundaki GA eki eski Türklerde “GİLLER” manasındadır. Bu gün Çaykara yaylalarında DEDE-CA ve NENE-GA sözü hâlâ kullanılmaktadır. Bu nedenle KADİRGA EFSANESİ ele buranın yerli halkının Türk ve Müslüman olduğunu göstermektedir. Bu efsane bile Pontus hayalcilerinin yalancılığını ortaya koymaktadır. Vaktiyle Karadeniz’in Fatihi olduğuna inanılan KADİR HAKAN’ın adı yaylalarda hala yaşamaktadır. KADİR KAYA tabiri de bunun ifadesidir. Kayanın veya yaylanın vatan toprağı olarak kutsallığı da Türk inançlarından kalmadır. Bu gerçeklerden hareketle Trabzon,Giresun ve Gümüşhane başta olmak Üzere bütün Karadeniz halkı bu yaylada buluşur. Birleşir. Cuma namazı kılarlar Şenlikler yaparlar, Müslüman Türk örf ve âdetlerini sergilerler, Folklorlarını (Halk Bilimini) uygularlar. Giydikleri kılık kıyafet, oynadıkları oyunlar, kullandıkları müzik aletleri (Folklor)de tamamen millidir. Yerlidir. Mahallidir. Davul Zurna Anadolu’dan Orta Asya’ya gitti. Kemençenin ise Orta Asya’dan Anadolu’ya ve Karadeniz’e geldiği bu şenliklerden de anlaşılıyor. Bu günkü Ruslar bile Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini bu folklorları yüzünden yok edemediklerini, bir kemençe ile bir davul zurna ile uğraşamadıklarını folklorların dini ve milli gelenek ve göreneklerin yaşattığını halka güç verdiğini itiraf etmişlerdir.
Bunun için o günden beri bu yaylada bu şenlikler yapılmaktadır. Pazarlar, Panayırlar kurulur, haronlar oynanır; Türküler söylenir ama ağıtlar yakılmaz. Çünkü Bu da bir kahramanlık ve zafer efsanesidir. Efsanevi bir bayramdır. Gerçektir ama efsaneleşmiştir. Zira bu olay çok eskidir.
OSMANLICA YAYLA FERMANLARINA VE MAHKEME KAYITLARINA GÖRE TRABZON’UN BATISINDAKİ OGUZLARIN YERLEŞİM ALANLARI (BEŞİKDÜZÜ, VAKF-I KEBİR, ŞALPAZARI) HALKININ ASIRLAR ÖNCEKİ SOYADLARI
H.876 (M.1471), H.927 (M.1S20), H.1223 (1808) ve 1240 (1824) tarihlerinde bu yerleşim alanları Kürtün’e kadar Medine-i Trabzon’un (Trabzon şehrinin) mülhakatından sayılıyordu. Mülhakat, Trabzon ‘a resmen dalıil olan çevresi demektir. Aslında o zamanlar eyalet olan Trabzon çok geniş topraklara sahipti. Bu sebeple Trabzon’daki Oğuz boylarının oturduğu yerlerin bir kısmı, mesela, Kadir kaya (KADİRGA) ‘nın bir kısmı, Zigana’nın yukarıları Gümüşhane hudutları içindeydi amma Gümüşhane de Samsun gibi Trabzon ‘a dâhil bir nalıiye idi. İşte bu geniş topraklar içindeki Trabzon’a en yakın olan Oğuz yöresi Kadırga’dan aşağıya doğru Resullü Türkelli ve Aruz köyleri hem Vakfı Kebir’in hem de Beşikdüzü’nün Yaylak ve Kışlak yöreleriydi. Buradaki insanlar Sağlam Türk ve Müslüman bir nüfustan oluşuyordu. Bir kısmı Trabzon’un fethinden önce Dede Korkut dönemlerinde buralara yerleşmiş, bir kısmı Fatihle birlikte Zigana’daki konaklamalarda buralara yerleştirilmiş, bir kısmı Yavuz devrinde çeşitli sebeplerle buralara göçmüş, bir kısmı da daha sonraki yıllarda yayla fermanları ve mahkeme davaları sonucu buralarda belirlenen topraklarda kalmışlardır. Bu tespitlerimizde belirlediğimiz bu insanların soyadları şöyledir:
Karamanoğulları
İbikoğulları Halil Bayraktar Ağa Oğulları
Karadüzenoğulları Kara Ahmet oğulları
Çakmakoğulları Kısa oğulları
Bektaşoğulları Terzi oğulları
Dübüşoğulları Zaralı oğulları
UzunHüseyinoğulları Eloğulları
KaraMehmetoğulları İbşir oğulları
SofuOğulları Dadaş oğulları
ASIRLAR ÖNCESİNDE OGUZ BÖLGESİNDE GEÇEN BAZI YER İSİMLERİ
Kadir kaya (Kadırga): 1223 (1808) tarihli fermana göre Kadırga Oğuz Köyü yaylasıdır. Vergisini onlar verirler.
Türkelli (Konya Karaman oğulları’ndan Mehmet Faiklı ve oğlu Oğuz han soyundandırlar.) Tarihleri H. 876 (M.1471) tarihine kadar uzanır.
Eskiden Oğuz Köyü Kürtün’e bağlıydı.
Not: Zigana’nın Gümüşhane tarafındaki yayla yüzü Kadir kaya, Trabzon tarafındaki Kuzey yüzü Kadırga olarak adlandırılmıştır. Aslında Kadir kaya ile Kadırga aynıdır. Bu bilgiler 1471 ile 1824 yılları arasını kapsamaktadır. Vakfıkebir Ağaçlı Köyü bu fermanların sahte olduğu konusunda Ören ve Resullü köylerini mahkemeye vermişse de Yargıtay’da kaybetmişler.
Güvende Suyu: (Karaman oğlu Mehmet Fakih bu suyun arka tarafında kendine Oğlu Oğuz Hana, torunlarına (Hamza ve Yayla Beylere) ve yakınlarına yol ve birer konak yaptırmıştır.
Aruz (Dolanlı) Köyü Yayla Bey nesli genellikle burada oturur.
Bu köyde vaktiyle (1471’li yıllarda) iki defa Taun hastalığı çıktı, çok insan kırdı. Tek Hamza Bey oğullarından Mahmut Bey kaldı. O da düşük oldu. Fakat ölmedi. İsmini Düşük Hasan koydular. Diibüş oğulları ondan kaldı.) Mağara Mevkii (Terzi oğulları burada yaşar), Oğuz Köyü (Mağara Değirmeni buradaydı. Örenlilerle değirmen yüzünden kavga çıktı. Sonra mahkeme kararıyla Kara Mehmet Bey dokuz liraya buraya yeni bir değirmen yaptı), Kaynarca Yaylası (Kadırga’nın Karaman oğullarınızdan Türkelli Halkının Melımet Fakih neslini yerleştiği kısmına denir), Oğuz Köyü (Mehmet Fakih’in oğlu Oğuzhan’ın köyüdür, Türkelli’den ayrıdır. Amma hepsine Oğuzlu derler), Resullü (Yusuf oğlu ve Yayla Bey damadı ve de Safiha eşi Çoban ResuI’iin köyüdür), Akkese Köyü, Ali Meydanı, Bezirgân Konağı, Taşlı Oluk Tepesi, Tavşan dere Boğazı, Çevirme Boğazı, Şalvar Gezi (Yerlice) Kazma Deresi, Ömür Teknesi, Evrene Köyü, Barkar Yaylası (T.C. Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü’nün 2581 Nolu kaydına göre Oğuzlara aittir. Barkar Yaylası Oğuzluların yaylağıdır), Çelike Boğazı, Kablıca, yer adları bu yaylaların Türk ve Müslüman olduğunun belgesidir.
BEŞİKDÜZÜ İLÇESİNİN TÜRKELLİ BELDESİNDE DEDE KORKUD DESTANLARINDA HABER VERİLEN İSLAM TÜRK KÜLTÜRÜNÜN İZLERİNDEN İZLENİMLER
Yaklaşık bir yıldır yaptığımız araştırmalarımız 6/10/2000 Cuma giinü biz: at mahallinde (TÜRKELLİ’DE) sonuçlandırılmıştır. Buna göre binbeşyüz seııe önceki Dede Korkud Kültürünün izleri tarihi, coğrafi ve kültürel olarak Beşikdüzü’niin belde ve köylerinde (bilhassa Türkelli’de) mevcuttur ..
Türkelli Belde Başkanı öğretme Hasan Hüseyin ALGAN Bey’den ve Fen Memuru Mehmet ÖZDEMİR, Öğretmen Necati TOPAL Beylerden aldığımız bilgilere göre beldenin nüfusu dört bindir. Belde halkı Kadırga Yaylası kurulalı buraların sahibidir. Ancak Fatih Sııltan Mehmet Trabzon’u fethe gelirken Zigana’nın üzerindeki kadırga yaylasıııda yaylacı Türklerle karşılaşmıştır. Bunun Üzerine Zigana’nın Kuzey Cephesine dönünce buraya yeni Oğuz kabileleri yerleştirerek buradaki Türk İskânını sağlamlaştırmıştır. Kadırga’ya yerleşen Oğuzlar kış soğuklarında daha ılıman olan sahillere ve köylere inmişlerdir. Türkelli bu yerlerin başında gelir. Kışın Kışlak, Yazın Yaylak olayı bugüne kadar böyle gelmiştir. Kadırga’nın asıl sahibi bu oğuz Türkmenleridir. Bugün ellerinde MEŞHUR KADİRGA YAYLAS1 FERMANI da vardır. Mahkemece tercüme edilmiş ve Yargıtay’ca onaylanmıştır. Bu Osmanlıca fermanını fotokopisi arşivimizde mevcuttur. Buna göre de Kadırga Oğuz yaylasıdır. Oğuzlar Zigana’yı Kuzeye dönünce denize bakan zirvenin TAŞOLUK Önündeki ÜÇIRMAK’tan oluşan KAYAYURT VADİSİ’NE yerleşmişlerdir.
Bu beldede eski Müslüman Türk töreleri yaşamaktadır. Eski fırınlar, eski çeşmeler, eski köprüler, eski evler, eski sevgi ve hürmet mevcuttur. Güzel yemekler yaparlar.
Akçaabat halkının HİTİR ELLEZ veya HIDIR ELLEZ dediği yayla şenliğindeki ELLEZ ismi burada ELLEZ MAHALLESİ şeklinde mevcuttur. Bu isim burada ne olarak bilinirse bilinsin. ELYSA Peygamberle (HIZIRLA) buluştuğuna inanılan İLYAS Peygamberin adının söyleyişidir. Bu köylerde dini töreler sebebiyle hiç husumet (düşmanlık-küsIük) yoktur. Hayrat çok eserler vardır. Türkelli Beldesi bir Belediye Binası ve Kütüphanesine de sahiptir.
Tiirkelli’de eıı ilginç tarihi coğrafi özellik ARUZ DERESIDİR VE DE OĞUZLU KOYU’DUR. Arıız Dede Korkud Destanlarındaki Salur Kazan’ın dayısıdır. URUZ ise Salur Kazan Han’ın oğludur. Bu dere de Trabzon ve çevresinin yaylalara kadar daima Türklerde olduğunu, Kommen, Bizans ve yabancı diğer yönetimlerin sadece kale devletlerinde yaşayabildiğini göstermektedir. Salur Kazan Destanı Kanturalı Destanı gibi Trabzon ‘da geçen Zindan Kale bu devirden kalmadır. Bizans Tekfurlarıyla mücadele etmişlerdir. Şahin, atmaca avcılığı ve yayla kelifleri (evleri) adetleri bile Dede Korkut’tan kalmadır.
Üç köyiin (Tiirkelli-Resullü-Arıızlu) eteğinden geçen Aruz Deresi Eğııesil sahiline dökiilür. AKHİSAR (Ağasar) Deresi ise Şalpazarı’ndan gelip Beşikdüzii sahiline dökülür.
Arıız deresinin doğduğu yer Aruz Köyü’dür. Eskiden derenin dökiildüğü aşağı kısmına Aruz deresi denirdi. Gerçekte en başıdır. Sonra Oğuzlu. Sonra Türkelli köyleri sıralanır. Hepsinin adı ise Oğıız’dur. Resiillii Köyiine de ayrıca Oğuzlu denilmektedir. Bunları birbirine karıştırmamak lazımdır. Belde de el işlemeciliği, el sanatları gelişmiştir. Tarla işlemes usulleri Tonya, Vakfı-ı Kebir ve Akçaabat’taki gibidir. Bel belleme. çapalama, ekiıı ekme, sap gumullarını bağlama, kemençe horon folkloru da aynıdır. Beldenin nüfusu dört bin civarındadır. Okuryazarı çoktur. Beldede orman, fındıklık, meyvelikler çoktur. Çay bile yetiştirilmektedir.
Beldede Sofu oğulları eski bir şöhrete sahip adlarına yapılmış Sofu oğlu Zeynep ANA (ACAK) çeşmesi bile var. İlginç bir çeşme de Molla Siileyman (BUDAK) çeşmesidir. Burada da yiiz ilmi bilene verilen MOLLA lakabına rastlanması kültür düzeyi yüzde yüz olan Beşikdüzü’niin köy ve beldelerinin bile bilimsel aydınlığa sahip olduğunu göstermektedir..
TÜRKELLİ AZOT TEPESİ
Türkellide bir de üzeri i ağaç ve çiçeklerle kaplı Azot tepesi vardır.
Bu küçük bir dağdır. Toprağı da azot (eski tabirde ehya, diriltici, hayat verici gübre) vardır. Bu toprak KTÜ’de ve Samsun’da tahlil edilmiştir. Azot olduğu kabul edilmiştir. Ancak on metre derinliklerden laboratuar örneği istenmiş, ilgili ve yetkililer kendileri gelip almamış ve de ilgilenmemişlerdir. Hâlbuki halk bu azot toprağını tarlalara vurduklarında yağmurda hemen eridiğini etkisini kırk sene gösterdiğini ifade etmişle, ilgililerin duyarsızlığını kınamışlardır.
Buradan hareketle Trabzon’da petrol olduğuna dair verdiğimiz haberle, Camiboğazı, yaylasındaki yanan doğalgazlı toprak haberlerlerinin ne kadar haklı olduğunu anlayabilirsiniz.
Tiirkelli beldesi her bakımdan araştırmaya benzer bir güzel ve zengin vatan köşesidir. Karadeniz’in örnek bir yöresidir. Kadırga kadar meşhur ve güzeldir.
Türkelli’den bakınca diğer köyler de güzel görülür. Mesela:
Karşıda ki KORKUD KÖYÜ. Bu bile bu köy/erin DEDE KORKUD diyarı olduğunu, göstermektedir.
KAYNAKLAR: Mustafa YAZICl15/10/2000 Pazar
Aşağıdaki kavnaklar tarafundan taranarak yııkarıdaki bilgiler ortaya çıkartılmıştır.
T.C. Başbakanlık Arşiv Genel Müdiirlüğü, Divan-ü Hümayun 204 Numaralı Şikâyet Defteri, Shf. 2, 1223 (1808) tarihli Ferman, Ankara. Noteri, 27 Temmuz 1964’te Beşikdüzü Oğıız Köyünden Mehmet İpeğe verilmiştir. No: 450, Bunun aynısı aynı kişiye Arşiv Genel Müdürliiğünce 2581 sayılı olarak verilmiştir.
T.C. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 5387 esas, 6988 Karar ve 15.4.1983 ve 15.11.1983 tarihli Onayı. Bu onaya göre Yayla Fermanları sahte değildir. Trabzon Tapulama Müdürlüğü de 1975/11 Tarih ve Nolu dosyada bu fermandaki yaylanın hudutlarının krokisini çıkartmıştır. 1223 (J 808) tarihli ferman esas alınmıştır.
KAYNAK: H.966 M. 1558 tarihli mahkeme zabıtları
10.9.1947 tarihli Oğuz Köyü Öğretmeni Hüseyin Dibeğin dilekçesine 1:C. M.E.B. Topkapı Sarayı Müze Müdürlüğü’nün Trabzon İline Ait 157 Nolıı Arşiv Sicili Kaydı. S.796. Y.N. 9447 Nolu Belge Be-
yoğlu 6. Noteri 26.9.1947,Ankara l. Noteri 25 Şubat 1950,22/9/1955 Beyoğlu Noteri, 11274 Nolu Daire Nüslıası.
Kaynak: http://www.trabzonforum.com/index.php?topic=24355.0
Trabzon-Beşikdüzü Çakırlı Köyü Şubat 2008